04.01.2024, 06:45, Berlin
Son dönemlerde hayatın çirkinliklerine karşın küçük mutlulukların peşine düşen ve bunlar için emek sarf eden insanlara Yaşamayı bu kadar çok mu seviyorsun? diye soruyoruz. Cevabım belli. Evet, çok seviyorum, sen neden sevmiyorsun? Çetin Altan, 1985 yılında Limonata ve Rafadan Yumurta diye bir köşe yazısı yayımlıyor. Hayata dair yazılmış en güzel yazılardan biri bence. Düzgün bir kaynak bulamadığım için link bırakamıyorum ama eğer okumadıysanız ismi internette aratın ve okuyun. Altan yazısında “Yaşam sevgisi bir kültürdür. Tıpkı çiçek sevgisi, tıpkı müzik sevgisi, tıpkı yüzme sevgisi gibi… Bu sevgi ya vardır, ya yoktur. Böyle bir sevgi pekişmemişse; orada insanlar, ne yaratıcı bir yaşama, ne sağlıklı bir aşka, ne keyifli bir yücelmeye fazla kulaç atamazlar… Kafası yarım kesik bir horoz gibi, çırpınır, bunalır, önüne geleni suçlar; ne istediğini, ne aradığını, daha doğrusu ne halt edeceğini bir türlü tam kestiremez ve kendilerini de, canım yaşamı da ziyan zebil ede ede, sönüp giderler.” diyor. Ne muazzam bir anlatım. Çetin Altan yazılarını baştan sona okumak farz oldu. Bir potansiyeli olduğuna inandığımız kişilerin çeşitli yanlış kararlar veyahut bilinçli tercihlerle başka türlü yaşandığını düşündüğümüz hayatlarına boşa harcanmış diyoruz. Peki ya yaşam sevgisi olmadan yaşanan hayatlar? Bunlar hayat mıdır gerçekten? Yoksa sadece zaman geçirmek midir?
Leave a Reply