Mavi dağlar durmaksızın yürüyor

19.10.2023, 07:23, Berlin

Bana her gün yazma alışkanlığını aşılayan şey Beth Kempton’ın The Way of The Fearless Writer kitabıdır. Sanırım Beth’in kitabını ve egzersizlerini biraz kendimce değiştirdim ama önemli olan sonuç diye düşünüyorum. Doğu felsefesi ile yazma prensiplerini harmanlayıp yazar adaylarına cesaret vermeyi ve onları masa başına oturtmayı hedefleyen bir kitap. Kitabı artık egzersizlerini yapmadan, yazmak ve yaşamak üzerine düşünmek için okuyorum. Kitapta Zen Ustası Eihei Dōgen Dağlar ve Nehirler Sutrası’nda Çinli bir rahibin “Mavi dağlar durmaksızın yürüyor.” dediğinden bahsediliyor. Akışta olmak ile ilgili bugüne kadar beni en çok ikna eden söylem bu oldu. Düşününce dağlar yürüyemezler. Halbuki dağlar çakılı oldukları kıtalar ile beraber hareket ederler. 800 yıl önce nasıl böyle bir sonuca varabilmiş bilemiyorum belki de sutranın kendisini okumak lazım. Ama biz yine de neticeye odaklanalım. Fikirlerimiz ve inaçlarımız da çoğu zaman dağlar kadar katı. Yürümezler sanıyoruz, yürüyorlar. Her şey bu kadar akışkanken, bir şeylere çakılıp sabitlenmek isteği neden? Yine dün izlediğim bir videoda ‘Ben akıştayken, akış’ başlığıyla kocaman dalgalar üzerinde neredeyse alabora olacak bir tekne vardı. Çok güldüm. Beth yine kutup bölgesindeki oradan oraya savrulan bir geminin içindeyken görevli profesöre sallantıyı kastederek “Buna nasıl dayanıyorsunuz?“ diye soruyor. Japon profesör cevaplıyor: “Deniz olduğumu hayal ediyorum.” Dalgaların parçalarımız olduğunu kabul edince hayat daha mı kolay acaba?



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *