11.05.2024, 06:23, Chamonix
Dün Dünya bir buzulun içinden benimle konuştu. Etten kemikten varlığına bu kadar yakından şahit olmak sarsıcıydı. Sanılanın aksine sancılı bir şarkı değildi söylediği, bir direniş marşıydı. Karşı tarafın olmadığı, kimseye küsülmeyen, ayaktayım diyen bir marş. Neyin değiştiğini bilmiyorum ama o ses bende bir şeyleri değiştirdi. Hiçbir şey olmadıysa bile kesinlikle bir şeyler oldu 🙂 Dünya üzerindeki buzullar tatlı su kaynaklarının %95’ini oluşturuyormuş. Özetle onlardan gelip onlara gidiyoruz. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalıyormuş. Benim Alpler’de 2500 metrede gördüğüm buzul için, Ekvator yakınlarında 4400 metre yüksekliğine çıkmak gerekirken, Norveç’te 1500 metreye çıkmak yeterliymiş. Zaten buzulları kutuplarda deniz yüzeyinde görüyoruz. Buzulların kendine özgü mavimsi renginin nedeni gökyüzünün de mavi görünmesini açıklayan Rayleigh saçılımıymış. Mavi ışık diğer renklere göre daha fazla saçılım gösterirmiş. Bu şiirde birinciliği maviye vermişler. Dün ziyaret ettiğimiz buzul her yıl yaklaşık 90 metre hareket ediyormuş. İklim değişikliği ile buzulun ne kadar küçüldüğünü söylemeye gerek yok, o direniş marşının içindeydi. O marş buzul kalmadığında bir mağaranın içinden ya da topraktan fışkıracak. Biz gideceğiz, o kalacak. Dinleyeni kalmayınca bile kendinden yeni dinleyiciler yaratacak. Umarım onların müzik kulakları bizimkinden iyidir.
Leave a Reply