Mevsimsel olamayan duygu durumu bozukluğu

Bu yazı Kuzey ve Orta Avrupa’da geçiren insanlar olarak sanırım çoğumuz bir depresyon hâlindeyiz. Temmuz ayı içinde güneşli gün sayısı üçtü. Onlarda da gün içinde yine bulutlanmalar oldu, yağmurlar yağdı. Böyle bir yazın Almanya’dan kıpırdayamadığım bir döneme denk gelmesi de ayrıca sinir bozucu. Kışın nasıl ayakta kalacağız bilemiyorum. Yaz en azından bir umudun simgesiydi. Artık o da yok.

Gözüm sürekli pencerede. Güneş açtı mı, beş dakika içinde dışarıdayım. Ama hemen ardından gökyüzü grileşiyor, yağmur başlıyor. Islanıp eve dönüyorum. Bu hâlimiz, sıcaklarla boğuşanlar için anlaşılır olmayabilir. Hatta “Bu da dert mi şimdi,” denecek türden bir şımarıklık gibi gelebilir. Ama ne siz beni anlayabilirsiniz güneyin insanları, ne ben sizi. İklimler bizi ötekileştiriyor.

Bu iç karartan günlerde kalan üç birimlik arzumla hayata tutunmaya devam ediyorum. Bu süreçte verdiğim en doğru karar sosyal medyayı ve telefonu bırakmaktı. En azından dünya ve ülke gündeminin ağırlığı üzerimden kalktı, varoluş sancılarım azaldı. Okunmamış mesajlarla yaşamayı öğrendim, muazzam bir özgürlük. Gündeme bağımlıyken beş dakika telefona bakmayınca her şeyi kaçıracakmışsın gibi hissediyorsun, ama aslında hiçbir şey olmuyor. Bunu tekrar idrak etmek kendi adıma sevindirici.

Psikolojide, insanların size verdiği tepkilerin aslında sizden bağımsız olduğu, o tepkilere yüklediğiniz anlamların ise sizin içsel meseleleriniz olduğu söylenir. Bu konuyu çözeli epey oldu ama sanırım artık şu hava durumuna yüklediğim anlamları da bırakmam gerekiyor. Buralarda yaşamaya devam edebilmek için bu şart.

Akşam yatıyorum aynı grilik, sabah kalkıyorum aynı grilik. Hiç bitmeyen bir günü yaşar gibiyiz. Ruh hâlimizin yanında zaman algımız da bozuluyor. Sonbahar ve kış aylarında görülmesi beklenen mevsimsel duygu durum bozukluğunu yazın yaşıyoruz.

Önceden Berlin’in on yedi saatlik gününe yetişmek için derbeder olurdum. Açık hava konserine mi sinemasına mı gitsek, doğa yürüyüşü mü yapsak, teraslarda mı otursak… Bu yaz eldeki tek seçenek evde okumak ve yazmak. Güneşi göremezken onların bile tadı kaçtı. Neyse bugün aşırı solundan kalkmış bir yazı…



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *