Mürit

23.02.2024, 07:25, Berlin

Emre Kongar, “Ben ilkeleri takip ederim. İnsanları değil.” diyor. Bense birini sevince tüm objektifliğimi kaybedip o kişinin hatalarını asla görmüyorum. Tehlikeli ve suistimale açık sular. Aslına bakarsanız bugüne kadar bir tarikat eline düşmemiş olmam şans. Türkiye’de çalışırken çok sevdiğim; gözüne girmek, onu mahcup etmemek için kırk takla attığım bir müdürüm vardı. Bir süre sonra büyü bozuldu, yollar ayrıldı. Şimdiden düne bakınca tüm arızalarını görebiliyoruz. Tabii dün aynı dün olmuyor ben buradan bakınca. Yazmak konusunda da benzer akıl hocaları bulup kendi kendime sevdalanıyorum. Tavşan ve dağ hikâyesi. Sınıfın en çalışkanı olayım, hoca beni görsün ve onaylasın istiyorum. Yine terapilik ya da şaraplık mevzular. Ailedeki büyük halamıza meslekteki titri ve tecrübesinden dolayı üstat diye hitap eder çevresi. Bu hitabı ilk duyduğumda çok etkilenmiş ve böyle hitap edileceğim günlerin hayalini kurmuştum. Ruhum ise mürit bir çırak.



2 responses to “Mürit”

  1. Gorulmek ve onaylanmak insanin en anlasilir istegi degil mi, bu arzusunu engelleyebilen – dengeleyebilen kac kisi var ki? Bu istekten arininca zaten baska bir seviyeye gecmis olmuyor mu insan ve pek cok diger yukten de arinmis ? Ayrica yazdiklarin bana, kendimiz icin ne kadar mukemmelliyet pesindeysek, sevdiklerimizi de o kadar mukemmel gorme- mukemmel olmasini isteme egilimdeyiz gibi dusundurttu. Onlarin (misal cocugun, sevgilin, en sevdigin yazar vb) yaptigi en ufak hatadan dolayi yikima ugrayip, hem onlara hem de kendimize kiziyoruz siklikla. Ayrica, biraz karakterimizden, biraz da genlerden gelen arizayla biz cogunlukla sevdiklerimizin hatalarini gormezden gelme, goz yumma, onlari bir taraftar gibi sevme egilimdeyiz bana gore. Bu egilim de bir noktada patlayip o kisiden uzaklasmamiza ya da surekli arkasindan soylenmemize yol aciyor. Her insanda iyinin ve kotunun bir arada oldugunu biliyoruz, o cepte. Oyleyse, akil hocalarimizin sevmedigimiz ya da bizi hayal kirikligina ugratan yanlarini tespit ettigimiz icin sucluluk duymamiza da gerek yok. Misal sevdigimiz bir hoca, hoslanmadigimiz bir muhabbete bayilarak eslik ediyorsa, biz onun belli yonlerini sevmeye devam edebilir ancak diger yonunden de rahatsiz oldugumuzu belirtebiliriz sanki 🙂 Sanirim bir noktadan sonra insan arizalari gormezden gelmektense, ben bu arizalarin ne kadarini kabullenebiliyorum ya da bu arizalar karsimdakinin degerinden ne kadar eksiltiyor sorusuna variyor. Cok konustum , daginik konustum ama buradan aklima konusacak daha bir suru sey de geldi 🙂

    1. Özlem harika yazmışsın. Her cümlene katılıyorum. Belki mesele mükemmelin olmadığını kabullenmekte ve herkesin / her şeyin sevdiğimiz yanlarını kendimize katmakta, kalanı onlara bırakmakta. Rahatsız olduğum taraflar konusunda ne hissettiğimden çok emin olamıyorum. Bunun üzerine düşüneceğim. Vakit ayırıp okuduğun yazımdan uzun ve güzel yorumun için de ayrıca teşekkür ederim.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *