Nasıl olunur?

14.12.2023, 06:51, Berlin

Her gün neredeyse bir Nilay Örnek Nasıl Olunur söyleşisi dinliyorum. Bu söyleşiler bazen yazılarımın konusu ya da esin kaynağı oluyor. Konuk isimlerini bilmiyorsam, hiç açıklamasını okumadan fal çeker gibi dalıyorum söyleşiye. Öncesinde tanımadığım insanların sohbetleri çok daha ilgi çekici ve öğretici oluyor benim için. Bu söyleşilerde konuk edilen insanlar zaman zaman ağızlarında gümüş kaşıkla doğdukları için eleştiriliyor. Bazen de eleştirinin dozu kaçıyor ben de o aileye doğsam ben de olurdum gibi gerçekçiliği olmayan sonuçlara ulaşılıyor. Kimsenin başarısını küçümsemeye hakkımız olmadığını düşünüyorum. Bazı insanlar toplumun çoğunluğuna göre daha şanslı bir eve doğmuş olabilirler. Ben de hayatı boyunca birincil ihtiyacı para kazanmak olmayan birinin gözünün kendi içine ve dünyaya daha açık olacağını düşünüyorum. Benim on beş senede çalışıp elde ettiğimin çok daha fazlası yola çıkarken cebindeyse daha üretken olmak için daha çok vakti ve enerjisi var, burası tartışılmaz. Ama ben esas avantajlarının entelektüel olarak adlandırdığımız bir çevreye doğmaları olduğunu düşünüyorum. Sanatla, bilimle, felsefeyle çok daha önce tanışıp hayatları boyunca rol modelleri ve rehberleri oluyor. Bence asıl hazine budur. Ama hayata karşı avantajlı olmak birebir başarılı olmak anlamına da gelmiyor. Zaten bu söyleşileri dinleme amacımız da kendimizle kıyaslamak değil, öğrenmek ve keyif almak olmalı. Çok farklı alandan bir kişi söylediği bir şey ile size kendi alanınızda bir ilham kaynağı olabilir. Deniz biyoloğunu dinlerken hadi ben de iyi bir deniz biyoloğu olayım diye dinlemiyorum söyleşileri. Bir de madalyonun diğer yüzü var. Senden, benden çok daha kötü koşullara doğmuş olanlar. İlk aklıma gelen kişi yakın zamanda dinlediklerimden Ali Ekber Yıldırım. Ali Ekber Bey, köyünde ortaokul olmadığı için bir sene öğrenimine ara veriyor. Abisi Ankara’ya yerleşince Ali Ekber Bey’i yanına alıyor ve böylece okul hayatına devam edebiliyor. Bu tarz hikayeleri daha da etkileyici bulduğumu inkâr etmeyeceğim. Ama konukları kendimle kıyaslamadığım gibi birbirleriyle de kıyaslamıyorum. Sonuçta ince ayarlı, nesnel bir başarıölçerimiz yok. Ben heybeme koyduklarıma, geçirdiğim keyifli zamana bakıyorum.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *