14.10.2024, 06:13, Berlin
Nazar boncuğuna hayatımın büyük döneminde çok mesafeliydim. Enerjisel ve spiritüel şeylere asla inanmazdım. Nazar boncuğu birkaç sene önce hayatıma girdi. Girdiği döneme bakınca artık işimin oturduğu, yeni eve taşınıp dilediğimizce kurduğumuz ve evimize bayıldığımız dönem. Sezer istedi eve de astık bir tane. Ben de yine aynı dönemde takılarımda nazar boncuğu kullanmaya başladım. Birden hem enerjisel hem de tasarım açısından kıymetlim oldu benim. Artık enerjiye inanıyorum ama başkasının kötü enerjisinin beni yerle bir edebileceğine hâlâ inanmıyorum. Nazar boncuğuna da enerji yükselten şirin bir süs objesi olarak yaklaşıyorum. Üzerimde taşıyınca iyi hissediyorum. Bu aralar psikolojiyle alakalı videolar izliyorum. Nazar boncuğunun nazar edenin değil, nazar edilenin talebi olduğu konuşuldu örneğin. Ben nazar edilesiyim düşüncesi. Gerçekten benim hayatıma girmesi de bu döneme rastlıyor. Ben hayatımdan memnun olunca başladı süreç. Demek ki ben o zamana dek kıskanılası bir hayatım olduğunu düşünmemişim. Kulağa çoook kibirli geliyor. Hayatımdan memnun olduğum düşüncesi ise bir o kadar tatlış bence. Kibirli kısmı da insanın yaradılışına yoracağız artık🙂 Aynı sohbetin devamında kıskanma konusu da konuşuldu. Mesela “Almanya bizi kıskanıyor,” deyince herkes tartışmaya bir şekilde katılıyor desteklemek, karşı çıkmak ya da mizahını yapmak için. Bizi yakalıyor tartışma. “Etiyopya bizi kıskanıyor,” dediğimizde ise kimsede bir etkisi yok. Çünkü Etiyopya umurumuzda değil, Almanya umurumuzda ama. Onu belki denk, belki üstün görüyoruz. Sanırım insanların bizde yarattığı duygular da buna paralel. Umurumuzda olan acıtabiliyor bizi, sinirlendirebiliyor ya da mutlu edebiliyor. Kişinin hareketinden bağımsız tüm o duyguları yaratan biziz. Stoacı bir yerden bakarsak anlamı yükleyip hissi yaratanlar olarak nasıl hissedeceğimize biz karar veriyoruz.
Leave a Reply