Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nden sonra en sevdiğim Türkçe kitabı buldum sanırım. Erken Cumhuriyet Dönemi’ne hiç bu gözle bakmamıştım. Kitabın kurgusu o kadar enteresan ki. Günceler, mektuplar, reklamlar, makaleler… Her şey çok güzel yedirilmiş ve bu dağınıklığa rağmen açıkta kalan hiçbir yer olmaması çok büyüleyici. Üçlemenin diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım. Dil de çok güzeldi. Her karakterin her duygusu bana geçti. Sonunu özellikle çok sevdim. Aydın’la bir birlikteliğe gitmekten vazgeçip kendini seçmesi çok hoşuma gitti. Kitap boyunca hep yaşanamamış bir aşk gibi yansıtılsa da Aydın karakterinde yanlış bir şeyler olduğu bence yazar tarafından da bize veriliyor. O yüzden sonunda Aydın beyaz atlı prense dönüşmüyor.
Leave a Reply