Önüm, arkam, sağım, solum sobe! Saklanmayan ebe!

Bu kolaj, La Révolution Surréaliste dergisinin 15 Aralık 1929 tarihli 12. sayısında yayımlanmış. Kolajın ortasında René Magritte’in erkek arzusunun yöneldiği idealize edilmiş bir Venüs figürünü görüyoruz. ‘Je ne vois pas la cachée dans la forêt’, ‘Ormanda saklı olanı görmüyorum’ anlamına geliyor. Resmin çevresinde on altı sürrealist sanatçının kadın figürünün aksine tamemen giyinik ancak gözleri kapalı vesikalıkları yer alıyor. Bu sanatçılar Maxime Alexandre, Louis Aragon, André Breton, Luis Buñuel, Jean Caupenne, Salvador Dalí, Paul Éluard, Max Ernst, Marcel Fourrier, Camille Goemans, René Magritte, Paul Nougé, Georges Sadoul, Yves Tanguy, André Thirion, Albert Valentin.

Freud’un teorileri ile kadın bedenini nesneleştirmek için şahane bahaneler bulan erkek sürrealistler kapalı gözleriyle kadın bedenini incelemiyor, onu hayal ediyor, düşlüyorlar. Ormanda saklı, görünmez kadına sadece yüksek içgörü güçleriyle erişebilecekler. Bu kolaj sürrealistlerin aşk konusundaki görüşlerini ele alan bir ankete eşlik ediyor.

Kolajın mesajını anlatan pek fazla kaynağa ulaşamadım. Eril sürrealistlerimizin başka bir mesajı hedeflerken farkında olmadan kadın meselesine dair çok daha elle tutulur başka mesajlar verdiklerine inanıyorum. Kadın bedeninin nesneleştirilmesinin yanında kadının görülmemesinin, göz ardı edilişinin de kolajı bu. Kadının sanattaki yeri erkek yaratıcılığına ilham olmak üzerine kurgulanmış yüzyıllardır. Paradokslar içerisindeyiz, hem oradayız hem değiliz. Kadının görülmeme hâli: bir varoluş biçimi. Saklanmaya bile çalışılmayan aleni suçlar işleniyor. Herkes Truman’ı çok seviyor, ama kimse onu kurtarmaya çalışmıyor.

Biraz da kendi coğrafyama ve kendi alanıma döneyim. Dün Dr. Yusuf Çopur’un Sait Faik Hikâye Armağanı’nın jüri üyelerine dair bir inceleme yazısını okudum. Çopur, istatistikleriyle cinsiyet eşitsizliğini ortaya seriyor. Bu kimse için bir sürpriz değil. Ancak incelemede benim için çok şaşırtıcı olan bir kısım var:

“…İlk defa 1986’da İnciser Akpınar (Darüşşafaka Cemiyeti Temsilcisi) Armağan’ın ilk kadın jürisi olarak görev yapıyor. İlginç olan bir husus da 1986’ya kadar 7 kişiden oluşan jüri komitesi İnciser Akpınar’ın katılımıyla 8 kişiye çıkartılıyor…”

Bir kadını aralarına almaya razı olan komitede kimse koltuğunu bırakmak istemediğinden jüri sayısı artırılıyor. Jüri üyeleri âdeta koltukları üzerinde gözleri kapalı poz veriyorlar ve bence gülümsüyorlar. Erkekler poz kesmeyi iyi biliyor vesselam!

Dr. Yusuf Çopur’un incelemesi:



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *