-
Kızıl Kale – Erendiz Atasü
Ah ben ne geç kalmışım Erendiz Atasü’ye. İlk cümleleri itibariyle büyülendim. Her öykü bambaşka. Her öykü çok etkileyici. Muazzam bir toplum okuması. Kadınlık dertleri ve hâlleri öyle çarpıcı verilmiş ki. Birçok işaretlediğim yer oldu ama şu iki cümle ne çok şey anlatıyor: “Hayat hep böyle mi?” dedi. “Başka türlü yaşanmaz mı?” Continue reading
-
Her Şeyi Düşünme – Anne Bogel
Fala inanma, falsız da kalma demişler ya; kişisel gelişim de benim için öyle bir konu. Bildiğim şeyler de olsa okumaktan ve izlemekten keyif alıyorum. Bir nevi gaza geliyorum. Bu kitap da çerezlik bir kitap. Ancak benim gibi karar alma mekanizması yosun tutmuş birine yardımcı olacak birkaç tavsiyeye rastladım. Hemen aksiyona giriştim. Gerçekten çalışıyor sanırım 🙂 Continue reading
-
Ölmeme Günü
12.10.2024, 06:33, Berlin İkinci Yeniciler’in icat ettiği Ölmeme Günü’nü dün duydum. Her sene 26 Mart’ta buluşup ölmemeyi kutlamışlar. Ta ki Turgut Uyar göçene dek. Masada kimler kimler… Ölmemeyi kutlayanlardan hiçbiri ölmemiş, ölümsüzlüğü de icat etmişler. Ölüme karşı bile örgütlü mücadele. Continue reading
-
Dikkat yavaş vasıta!
11.10.2024, 06:01, Berlin Yemek yapmayı üniversite dönemimde öğrendim. Elim epey hızlı ve lezzetlidir. O zamanlardan beri sofralar kurmaya bayılırım. Almanya’ya geldikten sonra ise epey geliştirdim kendimi. Sarmalar, lahmacunlar, börekler… Biri bize gelecekse en az on beş çeşit yemek oluyordu sofrada. Asıl uzmanlığım meze, zeytinyağlı ve kahvaltı. İnsanlar gelsin ve misafir ağırlamada bir marka olayım istiyordum.… Continue reading
-
Ne kadar ekmek o kadar köfte
10.10.2024, 06:10, Berlin Uzmanlar tevazunun da kibri gösterme biçimlerinden biri olduğunu söylüyor. Fazladan tevazu sahibi olmak ve kişilerin imajlarına hizmet etmek istemediğimden artık daha direkt ve katıyım bazı şeylerde. Kibirli görünmek mış gibi hareketlerden daha dürüst bir duruş şekli. İlişkinin yükünü taşıdığınızı düşündüğümüz her noktada da kibre düşüyoruz bence. “İhtiyacım olduğunda sen burada değildin ama… Continue reading
-
Kim ne karışır?
09.10.2024, Berlin, 06:16 Dün akşam müzik yaparken fevkalade eğlenen ve eğlendiren sokak müzisyenlerine rastladım. Berlin’de Işık Festivali zamanı. Enstrümanlarını ve kendilerini ışıklara dolamışlar. Yağmur yağıyordu. Kendileri ve çevresindeki yüz kişi yağmura aldırmadan dans ediyordu. Yarım saate yakın dinledik, sonra mola verdiler de öyle ayrıldık. İşlerini yaparken böylesine keyif almaları etkiledi beni. İşini yaparken mutluluğu taşan… Continue reading
-
Dünya bazen iyi bir yer
08.10.2024, Berlin, 06:18 Cumartesi gecesi bir film izledikten sonra aklıma beni çok heyecanlandıran bir fikir düştü. Çok uzun vadeli bir şey ama bir başlangıç. Hemen başlamam lazım. Başlayacağım şey de atla deve değil ama kitapçıya gitmem lazım. Pazarları dükkânlar kapalı. Aklımda fikrim dolandı durdu. Pazartesi sabahı açılmasına on dakika kala kitapçının önündeydim. Neyse ki benimle… Continue reading
-
Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 – Mine Söğüt
Bu mevsim de iyi Mine Söğüt yaptı🙂 Ancak bu kitap itibariyle bu karanlık atmosferlere artık bir ara veriyorum. Mine Söğüt’ün sanırım en çok örgücülüğünü sevdim. Yalan yok bu kitapta bazen biraz yorucuydu. Ama yine de ustalıkla örmüş metni. Gerçekle masal yine birbirine karışıyor. Okuduğum her kitabı şahane tespitler barındırıyor. Continue reading
-
Ağustos’ta Görüşürüz – Gabriel García Márquez
Vicdan muhasebesi. Hayatımızda az ahlaki ikilem varmış gibi yazarın oğulları bizi bir başka ikilemle daha karşı karşıya bıraktılar. Yazarın “Asla yayınlanmasın,” dediği bu kitap yayınlandı. Çıkar çıkmaz aldım, üzerine fazla düşünürsem belki alamam diye düşündüm. Nisan’dan beri de kitaplığımda. En sonunda “Sonuçta aldın, parayı kazandırdın, bundan sonra ne yapsan da sonuç değişmiyor,” diyerek kitabı okudum.… Continue reading
-
Sayfa Sınırları İçinde – Elena Ferrante
Yazmakla ilgili cesur ve besleyici bir kitap. Bazı kısımlar o kadar güzeldi ki hiç bitmesin istedim. Daha derin de anlatılabilirdi ama bu bir seminer derlemesi olduğundan bazı şeyler oldukça havada. Continue reading