-
Ona küçük sürprizler yapın
26.09.2024, 06:15, Berlin Erdil Yaşaroğlu şaşırmadığımız günlerin yaşamaktan sayılmayacağını söyledi. Geçtiğimiz günlerde biri beni öğrenmeyi seviyor şeklinde tanımladı, hoşuma gitti. Bu iki cümle beynimde birleşti. Bence de öyle. Kendimi şaşırtmayı seviyorum. Yazarken yeni tarzlar deniyorum, “ben şimdi bu kitabı neden aldım ki,” diye sorduğum kitaplar alıyorum, kendimle tuhaf iddialara tutuşuyorum. Zaten kitaplar bizi en çok… Continue reading
-
Yerinden güç alanlar
25.09.2024, 06:28, Berlin Yayımlanan öykülerimin aldığı ve almadığı etkileşimlere hâlâ şaşıyorum. Bu sonsuza dek böyle sürecek sanırım. Senelerdir iletişimde olmadığım insanlar, yüz yüze bile tanışmadıklarım etkileşimlerde bulunurken en çok etkileşim beklediklerin sessiz kalabiliyor. Bu bir sorun değil ama yine de şaşırtıyor. Çevrem öyle şahane insanlarla çevrili ki kimsenin eksikliğini hissetmiyorum. Edebiyat yollarında karşılaşıp tanıştığım insanlar… Continue reading
-
Tuhaf bir gün
24.09.2024, 06:16, Berlin Dün çok güzel bir şey oldu. Bir öyküm daha yayımlandı. Şuraya da bir ürün yerleştirme yapayım: Yayımlanan öykümü okumak için tıklayınız.🙃Biraz süre geçip link WhatsApp gruplarında ve sosyal medyada paylaşılınca ifşalanmanın heyecanı başladı. Bu yazının konusu bu değil ama insanlar kendi yazılarıymışçasına paylaştılar yazımı, güzel dileklerini ilettiler. Öykümün yayımlandığı kadar buna da… Continue reading
-
Fıstık alerjisi
23.09.2024, 06:10, Berlin Amerika film ve dizilerinde neden en az bir ergenin fıstığa alerjisi olduğunu biliyor musunuz? Ya da Amerika ya da İngiltere’de yaşamıyorsanız çevrenizde fıstık alerjisi olan biri var mı? İkinci soruya cevabınız muhtemelen hayır. Ömrüm boyunca fıstığa alerjisi olan bir kişiyle tanışmadım. İlkinin cevabı ise biraz üzücü. Çünkü bu alerji insan eliyle yaratılmış… Continue reading
-
Yeşil Peri Gecesi – Ayfer Tunç
Şebnem, Şebnem, Şebnem. Sonunda buldum seni, sobe! Üçlemeye sondan başladım ve Şebnem’le Osman kitabında tanıştım. Kitabı Osman’dan çok Şebnem’i öğrenmek için okudum. Sonra ilk kitap Kapak Kızı’na geçtim. Bir figürandan öte değildi Şebnem. En son Şebnem’in kitabına ulaştım. İçimde yer etti Şebnem. Bu kadar kovalamasaydım, ilk kitapla başlasaydı her şey böyle olur muydu emin değilim.… Continue reading
-
Kent Hikâyeleri – Çehov
Senelerdir kitaplığımdan bana manidar bakışlar yollayan, parça pinçik okuduğum Çehov setinin ilk kitabını baştan sona okumuş olmanın gururu içerisindeyim. Biraz modern öykü okuyup yine sana döneceğim Çehovcuğum. Sözüm olsun. Çehov denince aklıma gözlem gücü, kıvraklık ve üretkenlik geliyor. Kitaptaki öyküler zamanın ruhunu ve dönemin kentli Rus toplumunu filtresiz biçimde yansıtıyor. Continue reading
-
Deli Kadın Hikâyeleri – Mine Söğüt
Kitabın diline bayıldım. Çok karanlık, bir daha elim gitmez, okuyamam. Ancak içerisindeki bazı tespitler öylesine şahane ki neredeyse her gün onları anımsıyorum. Ölünce içimizdeki şarkılara ne olacak mesela? Continue reading
-
Kırmızı Zaman – Mine Söğüt
Yazar, bir söyleşisince her kitabında dilini değiştirdiğinden söz etmişti. Duyunca bunun o kadar üretken bir yazar için imkansız olduğunu düşündüm. Ancak okuduğum iki kitabında da beni bambaşka bir dil karşıladı. İnsan hikâyelerini muazzam bir şekilde efsane ve masallarla örülmüş. Tekil hikâyeler ustaca harmanlanmış. Yazar, aynı söyleşide fantastik yazamadığından da bahsetti ama bence okuduğum iki kitabında… Continue reading
-
Son hazırlıklar
Bu aralar nedense sürekli dışarıda olmak istiyorum. Çıkarken tablet ve kitaplar da benimle geliyor. Öykü dosyam bitti, içeriği üzerinde çalışıyorum. Gerekli cesareti bulabilirsem yakında benden çıkacak. Benden çıkması başkasına varabilmesi anlamına gelmiyor tabii ki. Ama yine de çok mutlu hissediyorum. Bu şahane eylül havasında bu yazıyı parkımızdaki kafeden yazıyorum. Yazdığım için eylül havası daha da… Continue reading
-
Birtakım şahanelikler
Koşun! Berlin’e kocaman Türkçe kitap seçkili bir kitap kafe açılmış. Dün akşam sokaklarda mecnun gibi gezmemin sebebi kendisidir. Öylesine mesudum ki dadıcığım… Continue reading