• Berlinale 2025 – If I Had Legs I’d Kick You

    Dün izlediğimiz film Berlinale’nin ana salonunda gösterilince, ben de fırsattan istifade Tildacığımızın imzalı afişini çekip araya sıkıştırdım. Tesadüf bu filmin kahramanının adı da Tilda. If I Had Legs I’d Kick You, Mary Bronstein’in yazıp yönettiği ve aynı zamanda rol aldığı, Rose Byrne’ın başrolde yer aldığı 2025 yapımı bir Amerikan komedi-drama filmi. Prömiyerini 24 Ocak 2025’te… Continue reading

  • Mutluluğun Mimarisi – Alain de Botton

    Mimariden yola çıkarak hayat üzerine derinlemesine düşündüren, okuması hem keyifli hem de öğretici bir kitap. Bireyin ve toplumun mimariyle kurduğu karşılıklı etkileşim, estetik beğenilerimizin psikolojik temelleri ve yaşam felsefesi üzerine sunduğu çözümlemelerle gerçekten zihin açıcı. Continue reading

  • Berlinale 2025 – Den stygge stesøsteren

    Açılın, bu konu derin ve bu film sarsıcı! Dün Den stygge stesøsteren (The Ugly Stepsister)’in Avrupa galasındaydım. Norveç, İsveç, Polonya ve Danimarka ortak yapımı olan bu film, Mart ayında Norveç’te vizyona girecek. Yönetmen koltuğunda, ilk uzun metrajlı filmiyle Emilie Blichfeldt oturuyor. Prömiyerini 23 Ocak 2025’te Sundance Film Festivali’nin Gece Yarısı Bölümü’nde yapan film, 16 Şubat’ta… Continue reading

  • Berlinale 2025 – Minden Rendben

    75. Berlin Uluslararası Film Festivali (Berlinale), 13-23 Şubat 2025 tarihleri arasında Berlin’de gerçekleşiyor. Bu yıl festivalin sanat yönetmenliğini Tricia Tuttle üstleniyor. Festival kapsamında, İngiliz oyuncu canımız Tilda Swinton’a Onursal Altın Ayı ödülü takdim ediliyor. Aktivistlerin Gazze’ye destek amacıyla Swinton’a yönelik boykot çağrısına rağmen, oyuncu törene katıldı ve bence iyi bir açıklama yaptı. Almanya’da resmî bir… Continue reading

  • Solgun Ateş – Vladimir Nabokov

    Bu kitap yazılmışken hâlâ yazmaya devam etmek, hele de oyunlu metinler kurmaya çalışmak, cesaret isteyen bir iş. İnsan neden devam ettiğini sorgularken, yine aynı kitabın etkisiyle oyuna dâhil olup benzer metinler yaratma arzusuna kapılıyor. Kitap, oyunlara meraklı okurlar için bir tür Jumanji. Tehlikeli, sürükleyici ve yarım bırakılamaz… Korkuyorsunuz ama oyun ne yapıp edip sizi içine… Continue reading

  • Azaltarak bırakmamak

    14.02.2025, 06:08, Berlin Dün sabah panjurları açtığımda şehirle bembeyazdı. Beklemiyordum, şaşırdım. Şubat, sürpriz yaptı bize. Mart yakın olduğundan, kışın son karı olduğunu bildiğimden daha da güzeldi. Bütün gün usul usul yağdı. Sakince, ıslatmadan ama yerini sağlamlaştırarak.  Uzun yürüdüm. Kar, Berlin’i aydınlatıyordu, ben de içimdekileri ona serdim. Bütün gün o yavaş karı ve şehri nasıl güzelleştirdiğini… Continue reading

  • Ölçekler

    Bugün varlığını bugün öğrendiğim ihtimam etiği(ismi de nasıl güzel) üzerine bir makale okurken kadının yaklaşımının karmaşıklığı, erkek araştırmacıların düz ölçeklerine uymayınca ‘ahlaki olgunlaşmamışlık’ ve kararsızlık göstergesi olarak yorumlandığını okudum. Bugün ölçekler ve bizler üzerine yazmak istedim o yüzden. Yazımın sonuna linkini bıraktığım makale çok besleyici. Ne yaparsak yapalım, karşımızdakinin elindeki veya zihnindeki ölçeğe göre değerlendiriliriz.… Continue reading

  • Önüm, arkam, sağım, solum sobe! Saklanmayan ebe!

    Bu kolaj, La Révolution Surréaliste dergisinin 15 Aralık 1929 tarihli 12. sayısında yayımlanmış. Kolajın ortasında René Magritte’in erkek arzusunun yöneldiği idealize edilmiş bir Venüs figürünü görüyoruz. ‘Je ne vois pas la cachée dans la forêt’, ‘Ormanda saklı olanı görmüyorum’ anlamına geliyor. Resmin çevresinde on altı sürrealist sanatçının kadın figürünün aksine tamemen giyinik ancak gözleri kapalı… Continue reading

  • Dokuz Buçukta Bilardo – Heinrich Böll

    Okuduğum en etkileyici kurgulardan biri olan Dokuz Buçukta Bilardo, Böll ile tanışma kitabım. Kitaptan öylesine etkilendim ki Böll neden daha çok okunmuyor ve konuşulmuyor sorusu içime dert oldu. Kitap Fähmel ailesinin üç kuşağı üzerinden Nazi rejiminin temellerini atan Hindenburg dönemini, Nazi dönemini ve savaş sonrası Almanya’sını anlatıyor. Bireylerin kitlesel insanlık suçlarıyla olan mücadelesini okuyoruz. Üç… Continue reading

  • İnsansız Konağın İkonu – Ali Teoman

    Ali Teoman’ın kitaplarına başladığınızda neyle karşılaşacağınızı asla bilmiyorsunuz. Bu da yazarı benzersiz kılan, her yazara nasip olmayan bir özellik. Boş çıkma ihtimali olmayan bir çekiliş gibi… Merakla katılmak istiyorsunuz. İnsansız Konağın İkonu, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nın ardından yayımlanan ikinci öykü kitabı. İlk kitabında edebiyat dünyasına kendisi bir oyun oynarken, bu kez evren ona bir… Continue reading