• Zengin Mutfağı

    Şener Şen’i sahnede izlemek onun seksen dört yaşına, benim otuz sekiz yaşıma nasip oldu. Sahneye ilk çıkışı, alkışlarla yıkılan salon, hayatımın her dönemine iz bırakmış bir sanatçıya bu kadar yakın olmak beni çok duygulandırdı. Bir ömrü sadece sanata adamak, böyle yetenekli olmak ve yeteneğinin tüm ülke tarafından fark edilmiş olması, Berlin’de daha oyun başlamadan sadece… Continue reading

  • Kırılan zaman, sızan evren

    David Hockney çağdaş sanatın önemli ve yaşayan figürlerinden. Renk kullanımı, Pop Art tarzının ötesine geçip ona derinlik kazandırması, görme biçimleri üzerine kafa yorması sanatının en belirgin özellikleri. Sıradan görünen imgeleri sıra dışı bakış açılarıyla yeniden şekillendiriyor ve böylece bizi gözlemlerimizin ötesine, algılarımızın sınırlarına götürüyor. Sanatçının en meşhur eserlerinden biri olan A Bigger Splash tam da… Continue reading

  • Mutlu Krapp

    19.05.2025, 20:12, Berlin Dün, Beckett’in Krapp’ın Son Kaydı isimli oyununu okudum. Altmış dokuz yaşındaki Krapp her yıl ses bantları kaydeder. Artık yaşlanmıştır. Hayatı boyunca hep geleceği kovalamış, ânı ıskalamıştır. Geçmiş kayıtların arasından birini seçer: Otuz dokuz yaşındaki hâline ait bir bant. Otuz dokuzuma az kalmışken bu metne denk gelmem ilginç bir tesadüf oldu. Krapp çok… Continue reading

  • Zihin ve Bilinç – III

    Aslında bu işe girişirken felsefenin beni bu kadar dağıtacağını ve zihnimi bu denli meşgul edeceğini tahmin etmemiştim. Niyetim, ilgimi çeken birkaç konuyla ilgili araştırma yaparken edindiğim bilgileri derleyen bir yazı yazmaktı. Ama felsefenin de Borges’in Babil Kitaplığı gibi olduğunu unutmuşum. Bir konuyu tüm yönleriyle, sistematik biçimde öğrenmek, özellikle kendi başınaysan ve yol gösteren bir akıl… Continue reading

  • Çıt çıkmayan boşluklar, gürültülü boşluklar

    John Cage’in 4’33” adlı eseri 20. yüzyıl müziğinin en radikal ve tartışmalı yapıtlarından biri. En önemli özelliği, notalardan değil sessizlikten oluşması. Eser adını süresinden alır: Dört dakika otuz üç saniye boyunca piyanist çalacakmış gibi yapar ama hiçbir ses çıkarmaz. Bu noktada kendimize şu soruyu sorabiliriz: Amaç gerçekten sessizlik mi? Çünkü bu sessizliğin yerini dinleyicilerin kıpırdanmaları,… Continue reading

  • Yazıyorum, öyleyse varım

    13.05.2025, 06:10, Berlin Düzenli olarak yazmaya dönmemle birlikte içimde bir şeyler yerli yerine oturdu. Enerjim tavan yaptı diyebilirim. Yazmak sadece bir eylem değil, ruhumu besleyen, beni hayatta tuttuğunu hissettiren bir uğraş. Üretmenin keyfi hiçbir şeyde yok. Belki bu cümleyi biraz açmalıyım: Sevdiğin alanda üretmenin keyfi hiçbir şeyde yok. Çünkü hayatın diğer alanlarında, işte ya da… Continue reading

  • Sessiz mücadeleler

    Amy Sherald, 1973 doğumlu Amerikalı sanatçı. 2018’de Michelle Obama’nın portresini yapmasıyla uluslararası çapta tanınırlık kazandı. Sade ama etkileyici kompozisyonlarıyla saatlerce bakmak isteyeceğiniz portreler yaratıyor. Canlı arka planlar, özenle seçilmiş kıyafetler ve modellerin doğrudan bakışı izleyiciye âdeta görsel bir şölen sunuyor. Portrelerinin merkezinde siyahi bireyler yer alsa da, tenlerini gri tonlarda resmederek ırksal stereotipleri bilinçli biçimde… Continue reading

  • Taşan ve tükenen

    Tabutlar konuşuyor yaşayan ölülerinihayata salmama izin vermiyorkalbim bir dağın altındaokyanusun en dibinde. Çaresizlik kuyusuağzına kadar dolmuşayaklarıma taşıyor suyuboğazım kuru. O melun yılan beliriyorumudu çalarken oçaresizliğim mi azalıyor? Kurtaramıyorum tabutlarıiçindekiler ölüncetabutlar boşalıyoryılan toprağa karışıyortoprak susuyor. Continue reading

  • Coğrafya edebiyattır

    Sait Faik öykülerini tekrar dinliyorum. Dilim kendisine epey uzak düşse de çok özendiğim ve ilham aldığım yazarlardan biridir. Öyle bir doğa anlatışı vardır ki, doğa kendiliğinden dile gelir. Çabasız, sade, bizden manzaralar… Onun yazısında hiçbir şey büyümez, kocaman bir uyum yaratır. Toplumdan bireye ineriz, dışarıda kalanlara selam veririz.  Sait Faik’in balıklarını dinlerken birden Yaşar Kemal… Continue reading

  • Bu nasıl bahar?

    07.05.2025, 06:59, Berlin Altı aydır yolunu gözlediğim, camlarda yeşillik, bulutlarda güneş arayarak gelişine gün saydığım mevsime bir türlü alışamıyorum. Oysa genelde baharda içim kıpır kıpır olur, durduk yere dans eder, şarkılar söylerim. Kuzeyin uzun günlerinde neye vakit ayıracağımı bilemez, taşan enerjime yön ararım. Bu yıl öyle olmadı. Bahar bile bırakmadılar ne memlekette ne içimizde. Üstelik… Continue reading