-
Tatar Çölü – Dino Buzzati
Yirmili yaşlarda harcadığım kitaplara zaman zaman geri dönüyorum. Bunlardan biri de bu kitap. Dil olarak çok sade ve akıcıydı. Atmosfer olarak ise bunaltıcı. Baştan sonra sizi varoluşsal sorgulamalara düşüren bir kitap. Bu tarz kitaplardan sanırım herkes hangi mesajı arıyorsa onu alıyor. Kaderini kendi eline almak, vazgeçmeyi bilmek, yanlışta değil arzularında ısrarcı olmak, konfor alanının pamuksu… Continue reading
-
Rölans bebeğim
23.04.2024, 06:36, Berlin Farkında mısınız? 45 – 60 yaş grubu popüler yazarlar epey fit ve kendilerine iyi bakıyor gibi gözüküyorlar. Yaratıyoruz, acı çekiyoruz, alkolle avunuyoruz zamanları geçmiş gibi. Belki de algıda seçicilik. Bu trendin meslekten bağımsız olduğununu da söyleyebiliriz tabii. Belki hatırlarsınız bir yazımda ben kalan yaz mevsimlerimi hileli bir biçimde hesaplarken Mahir Ünsal Eriş’in… Continue reading
-
Cinayet*
22.04.2024, 06:29, Berlin “Amirim. Buyrun.” “Ne iş Recai?” “Amirim. Birini öldürdüm, teslim olacağım diye geldi. Bir şeyler zırvalıyor. Kimi öldürdüğünü de söylemiyor.” “Ne ayaksın oğlum sen?” “İsteyerek oldu efendim. Ama bir nevi kaza. Belki de intihar. Çok yaşlıydı. Çok hastaydı hem. Dizleri tutmaz. Dediği anlaşılmaz. Köh köh öksürür. İyi bakmadı kendine. Bakabilirdi. Doktorlar ne diyor?… Continue reading
-
Çizik
21.04.2024, 06:26, Berlin Dün övüle övüle bitirilemeyen Baby Reindeer’ı izledim. Neden bu kadar övüldüğünü şimdi anlayacağım derken bir baktım dizi bitmiş. Neyse ki bölümler kısaydı. Gerçek bir olaydan uyarlanmış dizinin sapık konusu dışındaki kısmının ne kadarı kurgu bilmiyorum. Bana bölüm geçmek için tüm tuşlara aynı anda basılmış gibi geldi. Karakterimiz ilk sahnede polise gelip anlatmaya… Continue reading
-
Yürüyorum
20.04.2024, 06:27, Berlin ‘Bir çocuğun yeteneğini nasıl fark edersin?’ sorusu bende başka bir şeyi tetikledi. Bir çocuğun yeteneğini fark etmenin o kadar kolay olduğunu, en azından çevrelerimizin böyle uzmanlarla dolu olduğunu düşünmüyorum. Üç – dört yaşlarında kendini belli eden o özel çoçuklardan biri değilseniz elbette. Çocuk yaptığı şeyleri yetenekli olduğu için değil, hoşuna gittiği için… Continue reading
-
İçimizde bir dev aynası
19.04.2024, 06:33, Berlin Dün bir iş yemeği dönüşü kuvvetli bir iletişim becerisi olduğuna inandığım arkadaşım sosyal anksiyetesi olduğunu; ben kendimi toplantının sessiz, nemrut insanı sanırken insanların yanında ne kadar rahat ve eğlenceli olduğumu söyledi ve sırrımı sordu. Kendimiz ve başkaları hakkındaki ön yargılarımızın, varsayımlarımızın ne kadar da hatalı olduğunu göstermek isteyen bir senaryo tasarlasak bu… Continue reading
-
Nemli hayaller
18.04.2024, 06:31, Berlin Bahar yeşillenmenin dışında, yeşillenmeyen biz diğerleri için gölgelenmek de demek. Yaprakların en genç ve en korumacı dönemleri. Bizi kendini daha çok gösteren güneşten kıskanıp himayelerine almaları. Gölgeli yollarda yürümeyi, gölgeliklerde durmayı severim. Bir öykümde gölgeyi kötücül bir metafor olarak kullansam da, güneşin yakıcılığından ve yaşlandırıcılığından gölgelere sığınırım. Yazın yorulacak yapraklar, sonbaharda göçecekler,… Continue reading
-
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü Türk Edebiyatı’ndaki en sevdiğim kitap. Bende yeri çok ayrı. Defalarca okumama rağmen ne kadar özlediğimi bir kez daha hatırladım ve tekrar başlayacağım. Bu oyunu kitabın bir uyarlaması olduğunu unutmadan izlemek gerekiyor. Derya deniz o kitabın tüm duygusu iki saate nasıl sığdırılabilir ki? O sebeple çok önemli karakterlerin ve bölümlerin eksikliğini bilerek gitmelisiniz.… Continue reading
-
Canavar
Bu tatilin güzelliklerinden biri de kendime ve keyif aldığım şeylere ayırdığım zaman oldu. Normalde zamanımı hep aileye ayırırım. Senelerdir İstanbul’u gezmişliğim, bir müze ya da arkadaş görmüşlüğüm yoktu örneğin. Ama tatil sonunda yine de kimseyi memnun edemezsin. Her buluşma, her tatil yetersizdir. Bu sebeple sene boyu keşfettiğim kişisel aydınlanmalarım sayesinde İstanbul’da kendime zaman ayırdım. Gitmeden… Continue reading
-
Müsvedde
17.04.2024, 06:27, Berlin Gülsün Karamustafa, Nilay Örnek ile söyleşisinde eksiklik duygusundan bahsediyor. Okurken ve sonrasında değişen koşullara uyum sağlayabilmek için yaptığı işler sırasında sanatını layıkıyla yapamadığını düşündüren o duygu. Sanıyorum ki amatör edebiyat camiasında bu duyguyu hissetmeyenin üyeliğini de almıyorlar. Farklı seviyelerde olsa da çoğumuzda bu var. Hep aklımız yapamadıklarımızda. Çünkü hep daha iyi bir… Continue reading