• Bal kabaklığını anlamak ve kabullenmek

    16.04.2024, 06:40, Berlin Blog prensesliğinden bal kabağına dönüştüğüm bir tatilin daha sonuna geldim. Tatil boyu Berlin’deki düzenime aşerdim. Buranın iki kişilik sakinliğine öyle alışmışım ki. Her camdan yeşil görmek, karşıdan karşıya kolaylıkla geçebilmek, beni bekleyen defterlerim ve kitaplarım… Özlemişim. Bu tatilde kendimle baş başa kalamadığımdan heybemde biriktirdiğim konular yok. Bu yazının bir konusu olacak mı… Continue reading

  • Burunsuz

    12.04.2024, 07:37, İstanbul Çocukluğum deniz kenarında vişneli dondurma yerken geldi. Seneler olmuş. Aynı tat. Aynı deniz. Farklı yakalar. Çocukluğumun İstanbul’u ben içinde yaşamazken okul tatillerinde ziyaret edilen ve küçük şehirde yapılamayan şeylerin yapılabildiği büyülü bir şehirdi. Marmara Denizi’ni beş saatte ikiye ayıran eski vapur limana yanaşırken tahta kapısı aralanır ve şehrin ilk ışıklarını o aralıktan… Continue reading

  • Hasat

    11.04.2024, 07:41, İstanbul Yazma ve okuma anlamında verimli bir dönem geçirmiyorum. Pek de hayıflanmıyorum. Türkan Şoray kurallarımı bıraktım. Sayılı gün ne de olsa. Aslında yazmaya pekâlâ vakit ayırabilirim. Vakit ayıramadığım şey kendi kendime kalmak ve düşünmek. Bunlar olmayınca yazma da olmuyor bende. Ruhumda yazacak malzeme hasatını yapamıyorum. İstanbul’da insanın kendisi ile baş başa kalması zor.… Continue reading

  • Taş

    10.04.2024, 18:01, İstanbul Bir taş arıyorum kalabalığın ortasında. Nerede bıraktığımı unutmuşum. Seneler oldu. Birilerine sordum, hep daha ötesini tarif ettiler. Sonunda vardım. Otların ardına gizlenmiş taş, ebeleyecek birini bekliyordu. İki kişi, tek taş. Anlattım onlara. Dinlemeye hasretlerinden olacak hiç bölmediler sözümü. DNAm ve hatıralarım orada kaldı, ben kaotik şehre salındım. Kim bilir kaç sene sonra… Continue reading

  • Yakınlık

    07.04.2024, 08:14, İstanbul Şehir kalabalığını değil ama ev kalabalığını özlemişim. Koltuklara sığılamadığından çekilen sandalyeler, eş zamanlı yürüyen sohbetlerin odaya yayılan uğultusu, ayaküstü tencerelerden aşırılanlar, gelenin bulaşığa girişecek kadar yakın olması örneğin. Özetle geniş aile. Teyzemlerle, halamlarla, kuzenlerimle aramız hep iyidir. Kimseyle bir tapu, bir tarla kavgamız yoktur mesela. Akrabadan hoşlanmayan insanları pek anlamam o yüzden.… Continue reading

  • Adaptasyon

    06.04.2024, 14:03, İstanbul Alp bebek dünyaya adapte olmaya çalışırken uyuyor, düzeni bozuldu diye homurdanıyor, rahatı bozulunca da ağlıyor. Ben de büyük şehre adapte olmaya çalışıyorum. İstanbul zamanlarımı mahallede geçirmiş biri olarak bulunduğum site bölgesi ayrı bir dünyaymış gibi geliyor. Kocaman yollar, güvenliklerle kuşatılmış yaşam alanları, bina, bina ve daha çok bina… Binaların arasındaki en uzun… Continue reading

  • Uçak

    04.04.2023, 11:07, İstanbul uçağı Yaklaşık bir senedir devam ettiğim terapi sanırım işe yaradı. Bulut bulut gökyüzünü ve uçağın salınımlarını takip etmektense uçarken izleyebilen, okuyabilen, yazabilen o cool insanlardan oldum. Uçak korkum son birkaç senedir başıma musallat oldu. Belirsizlikle baş edememek, korkmaktan korkmak, kontrolü bırakamamak adına ne dersek diyelim. Bunlar üzerimize geçirdiğimiz birer kabuk. İnsanın her… Continue reading

  • Önemi Yok – Ágota Kristóf

    Kısacık öyküler barındıran kısacık bir kitap. Dili duru olmasına karşın epey etkileyici bulduğum bir yazar. Bazı öyküleri çok vurucuydu. O kadar kısa bir öyküde böyle bir etki verebilmek tam bir ustalık. Öyküler o kadar kısa ki etkileyici olmayanlardan da sıkılma şansınız olmuyor. Öykü hemen bitiveriyor. Soğuk ve karanlık konular. Can Yayınları’nın kapak tasarımı rahatsız edici… Continue reading

  • IL TRITTICO – Giacomo Puccini

    Gittiğimiz yerlerin havalı salonları varsa ve bilet bulabiliyorsak mutlaka bir opera izliyoruz. Münih’i de boş geçmedik. Salon gerçekten çok güzeldi. Bina tasarımı epey ilginçti. Fuaye birbirine bağlanan farklı salonlardan oluşuyordu. Alan çok büyük, kalabalığı pek fark etmiyorsunuz. Aynı zamanda her kısmın kendi vestiyeri, barı ve tuvaleti bulunuyor. Daha önce böyle bir sistem görmemiştim, şaşırdım. Görevliyle… Continue reading

  • Gıcırdayan orman

    03.04.2024, 06:44, Berlin Dağlardan masalsı bir sis inerken köyler raylar arasından kayıp gidiyor. Toprağın yeşillenmemiş yerlerine bakarken üzülüyorum. Bulutsuz gök ise kırlangıçlar uçuruyor içimde. Topraksız çimen, bulutsuz gök olmaz biliyorum. Yine de yeşil ve mavi arıyor gözlerim. Pudralanmış dağlar kadrajıma girince içim hepten sığmaz oluyor içime. Onlar oradayken kimse düşmez artık. Mutlu bir atlas yorgan… Continue reading