-
Cihaz fişte
25.02.2024, 06:32, Berlin Üçüncü şahıslar hakkında kötü konuşmama ve düşünmeme kararımı son haftalarda uygulayamıyorum. Fazla sinirliyim. Dün sinemaya geç gelenlere içimden söylenirken buldum kendimi. Halbuki cumartesi sabah 9:30’du ve ben onların hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Sinemaya girip çıkan insanlara da çok takarım dikkati bozuyorlar diye. Geçen gece ben de filmden çıkmak zorunda kaldım acil… Continue reading
-
Peyzajlı bahçe
24.02.2024, 06:39, Berlin Doğadaki en büyük hayvan balina değil, bir mantarmış. Toprak üzerinde üç santimini gördüğümüz mantarcığın toprak altında kendi ülkesi varmış. Bir kızılçam, iklimini tanır ve yanmaya hazır beklermiş. Çok kozalaklı olmasının sebebi buymuş. Bir orman yangınından sonra müdahale etmektense doğanın kendini iyileştirmesine zaman tanımak gerekirmiş. Doğa gerçekten çok bilge. Onun bazı özelliklerini kopyalamak,… Continue reading
-
Mürit
23.02.2024, 07:25, Berlin Emre Kongar, “Ben ilkeleri takip ederim. İnsanları değil.” diyor. Bense birini sevince tüm objektifliğimi kaybedip o kişinin hatalarını asla görmüyorum. Tehlikeli ve suistimale açık sular. Aslına bakarsanız bugüne kadar bir tarikat eline düşmemiş olmam şans. Türkiye’de çalışırken çok sevdiğim; gözüne girmek, onu mahcup etmemek için kırk takla attığım bir müdürüm vardı. Bir… Continue reading
-
Çöpe yazdığımız şiirler
22.02.2024, 06:29, Berlin Geçen gün bir yazımda şiir yazmıyorum demiştim. Gün içinde bir hatırlama anı yaşadım. Lise boyunca defterlerce şiir yazdım. Aslında benim için edebiyat Türkçe dersi kompozisyonları ve şiir ile başladı diyebiliriz. İlkokuldayken ünitelerin sonunda sözlük, anlama ve anlatım bölümleri olurdu. Yeni öğrendiğim kelimeleri cümle içinde kullanmaya bayılır, en çok zamanı o bölüme harcardım.… Continue reading
-
Berlinale 2024 – Architecton
Dün sabah altıda uyandım. Türlü şey, koşu, mesai, ders ve üzerine saat onda bu belgesel görünümlü film. Yorgunluğumu tahmin edersiniz zaten uyku saatim de gelmişti. Ancak 98 dakika boyunca ilgiyle takip ettim ki takip edilecek bir izlek de yoktu. Film doğa ve mimari ile ilişkimizi herhangi bir anlatıcı ya da olay akışı olmadan şahane görüntüler… Continue reading
-
Yazma cesareti
21.02.2024, 06:30, Berlin İnsanların daha yazmaya başlamadan intihal ile ilgili endişelenmesi beni şaşırtıyor. Dünya üzerinde yazılmayan bir şey kalmışçasına yazdığımız konularda pişti olmaktan korkuyoruz. Bunu isimsiz yazanlar olarak yapıyoruz hem de. Dün Jale hoca güzel bir ifade kullandı. Sevdiğimiz yazarların yancısı olmak, onlarla yazmayı öğrenmek. Benim yazdıklarım sevdiğim yazarları çağrıştırır hâle gelirse bir gün, benden… Continue reading
-
Misafirperver
20.02.2024, 06:27, Berlin Gölgesi adam, yüzü çocuk. Sırtında kendinden uzun bir saz. Ödünç almış, inanırsan. Çalıyor, söylüyor, gülüyor. Annesi en sevdiği yemeği yapmış, babası uyurken masal okumuş gibi gülüyor. Halbuki sadece sokaklar onun ve çöpler ve iki nefesleri kalmış izmaritler. Tuttuğu sigara adam, elleri çocuk. Başka türlüsünü bilmediğinden mi hayata misafirperver yoksa gelen misafiri baş… Continue reading
-
Orta Çağ ayağımıza geldi haaanım!
Ayda bir Orta Çağ kostümleri ile parkta buluşup ok atıp dövüşüyormuş gibi yapıyorlar. Bu sahnede kendi kendilerine eğlenerek güzel vakit geçiren bir grup insan görmem biraz vakit aldı. Öncesi yargı, eleştiri, itham ve ahkâm. Zihnimi eğitmeli ve düşünce şeklimi değiştirmeliyim. Tesadüfe bakın ki dün bu olayın üzerine konusunu okumadan sadece renklerine ve yönetmenine kapılıp açtığım… Continue reading
-
Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
Virginia Woolf, Mary Carmichael’in kitabını incelerken “…Çünkü kitaplar onları ayrı ayrı değerlendirme alışkanlığımıza rağmen birbirini devam ettirir. Onun da -bu bilinmeyen kadının da- koşullarına göz atmış olduğum o tüm diğer kadınların soyundan geldiğini göz önünde bulundurarak onların karakteristiklerinin ve kısıtlanmışlıklarının ne kadarını miras olarak aldığına bakmalıyım.” diyor. Son dönemde okuduğum tüm kitaplar birbirine eklemleniyor, bütünleşiyor.… Continue reading
-
Düz’leştiremediklerimiz
19.02.2024, 06:23, Berlin Faulkner, “Belki de her romancı ilk önce şiir yazmak ister.” diyor. Ne romancıyım ne şiir yazıyorum. Ama son zamanlarda öykü yazarken elim sürekli şiire kaçıyor. Cümleler kısalıyor; mecazlar, renkler ve duygular ekleniyor kelimelere. Önceden de böyle yazmayı severdim ama Jale Hoca’nın derslerinden sonra artık daha özgür hissediyorum. Sizi bir kalıba sokmaya çalışmadan… Continue reading