09.05.2024, 08:52, Cenevre uçağı
Uçak yolculuklarında uçuş korkum hakkında yazmak âdet oldu. Yalan yok, bir yandan bir yere yazı yetiştirmek zorunda olan bir yazar gibi hissediyorum kendimi. Bir de tabii korkumdan ve geçmiş tecrübelerinden başka pek bir şey düşünemediğimden. Eğer korku bir travma olmaksızın geliyorsa bazı aşamalardan geçiyor. İlk aşama tetikleyen bir şeyler yaşama, endişelenme ama bu durumu pek de dillendirememe. Utanç ağır basıyor, rahatsız olsan da yapmaya devam ediyorsun. Bahaneler buluyorsun. Sadece kalkışta geriliyorum, ya da türbülans sevmiyorum gibi. Sonraki aşama kabullenme ve bunu ilan etme. Bu aşama bence daha tehlikeli. Çünkü utanacak bir şey yok düşüncesiyle bunu cümle aleme ilan ederken kendini de en kötüsü olduğuna ikna etmiş oluyorsun. Bu aşamada korku senin hayatını kısıtlamaya başlıyor. Kök salıyor içinde. Rahat rahat ben uçağa binemiyorum diyebildiğinde tatil planları aksıyor. mecburi gidişler dışındaki tüm yolculuklar rafa kaldırılıyor. Mecburiyetin sıkıntısı en az iki ay öncesinden başlıyor. Yolculuk öncesindeki tüm paniğimden kurtuldum. Ama yolculuk sırasında hâlâ çok rahat hissetmiyorum kendimi. Öncekine nazaran daha rahatım ama her an bir şey olacakmış ve kendimi hazırlamam lazımmış gibi geliyor. Sanki benim bir kontrolüm varmış gibi. Uçak korkumun alt başlılarından birinin kontrolü kaybetme korkusu olduğundan bahsetmişimdir daha önce. O ipin ucuda muhtemelen Almanya’da yaşamaya başlamama çıkıyor. Berke senlik bir durum yok. Keyfine bak. Gerisini keyfine bakamadığın noktada düşünürsün. Zor. Cesur insanlara oldum olası hep özenmişimdir. Eski kaygısız zamanlarımı da özlüyorum. Ötesini berisini düşünmediğim, onlarca adım sonrasını hesaplamadığım zamanlarımı. Bunlar ya 30 yaş ya da Almanya paketimin içinde geldi. Geldiklerini anlamam 5 senemi aldı. 2 senedir de göndermeye çalışıyorum 🙂 Dakikalar geçmiyor. Sallanıyoruz. Alçalmaya başlıyoruz anonsu gelse de biraz rahat etsem. Herkes çok rahat gözüküyor. Onların paketlerine neler eklenmiş acaba?
Leave a Reply