Füruzan okurunu sarıp sarmalayan, içini cız ettirse de kitaplarına dâhil edip metnin dışına atmaya çalışmayan bir yazar. Bir okur olarak her iki ucu da çok seviyorum. Füruzan sakinleştiriyor beni, günlük hayatımdan koparıp başkalarınınkini gösteriyor. Yarattığı her karakter ve atmosfer öyle gerçek ki. Farklı sınıflardan ve coğrafyalardan bir sürü insan… Toplumcu gerçekçi kitaplar okumaktan pek keyif almam ama Füruzan’ın nicelerinden daha iyi yaptığını düşünüyorum bu işi ve bir ders verme, örnek teşkil etme amacı olmadan edebiyattan da mahrum bırakmıyor bizleri.
Füruzan’ın ilk kitabı ile son kitapları arasında hem dilsel hem de meselesel olarak fark olduğunu düşünüyorum. Sevda Dolu Bir Yaz okuduğum kitaplar içinde en kadife dilli olandı. Sözlükler karıştırmıştım ve Türkçeye bir kez daha Füruzan’la aşık olmuştum. Bu kitabında ise daha sade bir dil tercih etmiş yazar. Bu da çok güzel ama farklı. Bir yazarın değişimine şahit olabilmek ne kadar büyülü değil mi?
Bu kitapta kocaman travmalar, büyük dramlar yok. Detaylar duyguyu aktarmakta öyle başarılı ki etten kemikten bütün karakterler ve boyunlardaki kirler.
Kitap okunmasa bile çoğumuzun bildiği şu cümle Türk edebiyatındaki en güzel tespitlerden biridir benim için: Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken gelir. Hiç gecikmezler. Bu Hemingway’in yazdığı düşünülen ama aslı öyle olmayan Satılık Bebek Patikleri’nden çok daha etkili bir tanımlama. Bir sınıf ve ülke tahlili.
Okuduğum en güzel şiirlerden biri de kitapta yer alıyor:
Gidiyor musunuz?
Güle güle.
Kapıyı iyice kapayın.
Sizden üşüdüm.
Leave a Reply