24.02.2024, 06:39, Berlin
Doğadaki en büyük hayvan balina değil, bir mantarmış. Toprak üzerinde üç santimini gördüğümüz mantarcığın toprak altında kendi ülkesi varmış. Bir kızılçam, iklimini tanır ve yanmaya hazır beklermiş. Çok kozalaklı olmasının sebebi buymuş. Bir orman yangınından sonra müdahale etmektense doğanın kendini iyileştirmesine zaman tanımak gerekirmiş. Doğa gerçekten çok bilge. Onun bazı özelliklerini kopyalamak, içimizdeki sesleri susturup hayatın akışına kapılmak için ne kadar çaba harcamamız gerekiyor. Bizim binbir güçlükle düzenlediğimiz iç dünyamız ise peyzajlı birer bahçe. Elimizi üzerinden çektiğimiz an bozuluveriyor. Tam bitti artık derken bakmadığımız köşede yeni yabani otlar çıkıyor. Onları temizlerken mevsiminden önce ektiğimiz çiçekler tutmuyor. Bahçenin bahçeliğini, mevsimin mevsimliğini, işçinin tanrı olmadığını kabullenmek de ayrı bir sertifika programı. Yine de en çok kendimize vakit harcamak bizi mutlu ediyor sanırım. Yabani otlarımızı, kuruyan çimenlerimizi, tutmayan çiçeklerimizi kabul etmek; mevsim üzerinde kontrolümüzün olduğu illüzyonundan kurtulmak. Kontrolde olduğumuz tek şey yüklediğimiz anlamlar, hissiyatımız ve tepkilerimiz. Kısaca bahçeye bakınca ne gördüğümüz, hissettiğimiz ve yaptığımız. Bahçe işi hiç bitmez.
Leave a Reply