İlaç, bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde ve çare, önlem anlamlarına geliyor. Arapça’daki derman, şifa anlamına gelen kelimeden türetilmiş.
İlk anlamı iyileştirmek olmasına karşın Türkçede anlam kaymasına uğrayan sözcüklerden biri. Böcek ilacı derken aslında böceği öldürecek ama insanın hâkimyetini sürdürecek bir şeyden bahsediyoruz. İnsan merkezci görüşün dildeki yansımalarından biri. İngilizce ya da Almancada ilaç özelinde böyle bir kullanım yok.
Antik Yunancada pharmakon sözcüğü hem ilaç hem zehir anlamına gelirmiş. Maddenin şifası ya da zararı dozuna ve kullanımına bağlı olarak değişiyor. Dilimizde de “Azı karar, çoğu zarar,” dediğimiz gibi. Platon, Phaidros metninde Mısır tanrılarından Theuth ile Mısır kralı Thamus arasında geçen bir hikâyeden bahseder. Theuth, sayıyı, hesabı, geometriyi, tavla oyununu, zarları ve yazıyı bulan tanrıdır. Bulduğu sanatları Thamus’a göstermek ister. Thamus pek de etkilenmez. Theuth, en son yazı için “Ey kral, işte bir bilgi ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve geçmişi hatırlamaya daha yetkili olacaklar. Bilginin de belleğin de ilacını(pharmakon) buldum,” der. Thamus cevaplar: “Ey eli hünerli Theuth! Bu dünyada kiminin elinden sanat yaratmak gelir, kiminin elinden de bu sanatın onu kullancaklara fayda mı, zarar mı getireceğini kestirmek. Harflerin babası olan sen, kendilerine duyduğun sevgi dolayısiyle, verecekleri neticenin tam aksi bir neticeyi onlardan bekliyorsun. Harfleri öğrenenler, artık belleklerini işletmeyecekleri için, unutkan olacaklar: işte bu bilgiyi elde etmenin sonu! Yazıya güvendikleri için, etraflarındaki şeyleri içerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde, dışardan, kargacık burgacık izler sayesinde hatırlamaya çalışacaklar. O halde sen bellek için değil, hatırlama için bir ilaç buldun. Öğrenime gelince; sen öğrencilerine ancak gerçeğe benzer şeyleri öğretirsin, gerçeğin kendini değil. Bunlar, senin harflerin sayesinde, ögretmensiz olarak gırtlaklarına kadar bilgiye gömüldüler mi, çoğu zaman hiçbir şeyi doğru dürüst düşünemedikleri halde kendilerini bilgin sanacaklardır. Sonra, gerçekten bilgili adam değil de bilgili adam bozması oldukları için, çekilmez, bir şey olacaklardır!”
Bu hikâyeden epey sonuç çıkarmak mümkün ancak bu seferlik konumuza sadık kalarak pharmakon kavramı üzerinden devam edeceğim. Derrida’ya göre Pharmakon, anlamın sabitlenemediği, iyilik ve kötülüğün birbirine karıştığı bir kavramdır.
İyilik ve kötülük, ilaç ve zehir, masumiyet ve suç, gerçek ve yalan her ikilik insanın nereden baktığına göre değişen, belirli karşılıkları olmayan kavramlardır. Rivayete göre Babil Kulesi tanrıya ulaşmak için inşa edilir. Tanrı, kuleyi yıkar ve bir daha kolayca birlik olamasınlar diye o zamana dek aynı dili konuşan insanların dillerini ayırır. İnsanlar o günden beri anlaşamamakla lanetlenmiştir.
Değerlerimizi durumlardan bağımsız tanımlayamadığımız ve onları şartlar ne olursa olsun sahip çıkamadığımız için anlamsız kalıyoruz. Her ilaç zehir taşıyor içinde, her iyi niyet bir yıkım olasılığı barındırıyor. Dilin, anlamın ve değerlerimizin sınırları hep bizim bakış açımıza bağlı. İnsan, kendi anlamlarının içinde iyileşmeye çalışırken, farkında olmadan hep biraz da zehirleniyor.
Kaynakça:
Phaidros, Platon, MEB Yayınları, Çevirmen: Hamdi Akverdi
Platon’un Eczanesi, Jacques Derrida, Pinhan Yayınları, Çevirmen: Zeynep Direk