11.12.2024, 08:28, Berlin
Bugün Pilvi Takala isimli Finlandiyalı bir performans sanatçısını tanıdım ve çalışmalarından oldukça etkilendim. Takala, performanslarında toplum normlarına aykırı ufacık davranışlarla insanların rahatsızlık hislerini ortaya çıkarıyor ve yazılı olmayan sosyal kuralları sorguluyor. Bu kuralların varlığı ancak bu tür “küçük ihlaller” gerçekleştiğinde fark ediliyor. Takala’nın işleri bu açıdan hem zekice hem de son derece düşündürücü.
Sanatçının performanslarına baktığımızda, basit ama çarpıcı yöntemlerle toplumsal refleksleri nasıl harekete geçirdiğini görüyoruz. Örneğin, bir alışveriş merkezinde içinde bir tomar para bulunan şeffaf bir poşetle gezinmek, kurumsal bir şirkette stajyer olarak hiçbir iş yapmadan dolaşmak, bir kariyer fuarında verilen eşantiyon ürünleri süre veya ilgi karşılığı değil, doğrudan ve teklifsizce almak… Her biri, toplumun sessizce kabul ettiği yazılmamış kuralları bozarak bizi bir tür toplumsal aynayla yüzleştiriyor.
Takala’nın Türkiye’de gerçekleştirdiği performanslar da var. Dört kadın erkek egemen mekânlar olarak görülen kahvehanelere girip oradaki düzeni sarsıyorlar. Bu performansı izlerken büyük bir gerilim hissettim. “Kesin başlarına bir şey gelecek,” ya da “Lütfen bizi utandırmayın,” gibi duygular videonun sonuna kadar yakamı bırakmadı. Bu videonun bende yarattığı endişe hâli, başkalarının ayıplarından sırf aynı ülkede doğduk diye utanmam bile başlı başına bir inceleme konusu. Maalesef sonlara doğru cinsel tacize varan lafların edildiğini görmek endişelerimi haklı çıkardı. Bu performans 2017 yılında gerçekleşmiş, ancak içinde bulunduğumuz dönemde böyle bir deneyin sonuçlarının çok daha vahim olabileceğini düşünüyorum.
Seda Sayan’ın sabah programına seyirci olarak katıldığı bir performansı da var. Bu performansında da abartılı hayranlığı ve samimiyetsiz ev sahipliğini irdeliyor.
Henüz tüm performanslarını inceleyemedim, ancak Takala’nın oldukça üretken bir sanatçı olduğu açık. Küçücük eylemlerle toplumun kalıplaşmış kurallarını ve baskılarını sorgulatması gerçekten etkileyici. İşleri, sadece başkalarını gözlemlemekle kalmıyor, aynı zamanda bizi kendi içsel tepkilerimizle de yüzleştiriyor. Toplumun dayattığı normların ne denli kırılgan ve yüzeysel olduğunu, bu kuralların aslında ne kadar kolay sarsılabileceğini gösteriyor. Normların ardındaki sessiz baskıyı hissederken, bir yandan da bireysel ve toplumsal düzeyde kendimizi sorguluyoruz. Bu tür küçük ayrışmalarla hangi büyük farkındalıkları yaratabileceğimizi düşünüyoruz.
Sanatçının websitesi:
Leave a Reply