Porçöz

14.06.2024, 06:58, Berlin

Çoğunluk her dönem aynı şeyleri konuşuyor. Bir konu popüler olunca herkes nedense ya fikrini beyan etmek ya da konunun popülerliğinden nemalanmak istiyor. Herkesten aynı kitap ya da yazar isimlerini duyuyoruz. Papa yapay zeka ile ilgili konuşuyor mesela. Herkes aynı gündemi yaşıyor. Elini çabuk tutmak mühim. İlk varan, en güzel yeri kapıyor. Aynı gündeme bu kadar maruz kalıyorken yenilikçi olmak zorlaşıyor. Ayşegül Aldinç söyleşisinde bir fikir aklına geldiğinde hızlı olmak lazım diyor. Tüm fikirler kolektif bir su birikintisine düşüyor ve fikrin başkasının oltasına yakalanabilir. Güzel bir metafor. Seneler önce okuduğum beyin kimyası ile bir kitapta bir fikir bulduysan ya da bir şeye başlayacaksan bunu kimseyle paylaşma diyordu. Çünkü bundan bahsettiğin an beyin gerçekleşmiş gibi tatmin ve mutluluk hormanları salgılıyor. Gerekli tatmini oturduğun yerden alınca o şeyi yapmaya gerek duymuyorsun. Açıkçası bu geçmişte benim epey başıma geldi. Sanırım çok anlatmama sebeplerimden biri de oldu. Bazen konuşmak için can attığımız, fırsat kolladığımız şeyler içimizde demlenince daha tatlı oluyor. Nilay Örnek, yaptıklarımız kadar yapmadıklarımız da kim olduğumuzu belirler diyor. Bence de konuştuklarımız kadar sustuklarımız da belirliyor kim olduğumuzu. Konuşunca meydana çıkıyor egomuz, imaj kaygımız, kendimizi ispat telaşımız. Son dönemin meşhur sessizlik inzivalarına özeniyorum doğrusu. Tüm enerjimizi kendimize sakladığımızda kim bilir neler birikir ve sökülür içimizde. Sessizliğin porçözü ile kireçlerimiz çözülür. Giderlerimiz açılır. İçeride göz gözü görür.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *