01.12.2023, 06:39, Berlin
Daha önce iltifat almak, iltifat etmek ve destek görmek üzerine yazmıştım. Dün henüz yüz yüze tanışma fırsatı bulamadığım ama yazmak üzerinden derin bir duygudaşlık kurmuş olduğum bir arkadaşımla yazışırken, birbirimizi sandığımızdan da yakın takip ettiğimiz ancak sıkboğaz etmemek için iltifat ederken bile kendimizi frenlediğimiz ortaya çıktı. Kendi naifliğimi, çekingenliğimi onda da gördüm. Herkesin bağırarak kendi veya yakın çevresinin işlerini duyurmaya çalıştığı bir ortamda bir gün sesi çıksa utanıp bir hafta susan bir avuç insanız. Hayattaki endişelerimizin, kaygı bozukluklarımızın, iplerini biraz salarsak dünyanın elimizden kayıp gideceği korkumuzun hatta hayatımıza bir tutam kaygısızlık katabilmek için aldığımız terapi seansı sayılarımızın da çok benzer olduğuna eminim ama ispatlayamam. Bu yazıları sessizce ve sadece kendim için yazmaya başladım. Yazdıkça düşüncelerim de eylemlerim de evriliyor. Yazdıklarım bir iltifat almışsa, başka mecralarda paylaşma cesareti bulabiliyorum. Hatta bazen “Bak, ben bununla ilgili bunu yazmıştım.” diye kendiliğimden paylaşabiliyorum. Bu yolun nereye çıkacağını bilmiyorum. Ama benden satırlar kazınıyor dünyaya. İz bırakmak hoşuma gidiyor, o izleri sadece kendim için bırakıyor olsam bile. Bir gün kaybolursam, bu satırlarla yolumu bulurum.
Leave a Reply