Canım Dirmit, canım Latife Tekin, canım Nezaket Erden… Artık bu üçünü birbirinden bağımsız düşünmem imkânsız. Latife Tekin’in kaleminden çıkan Sevgili Arsız Ölüm, şahane bir uyarlama ve Nezaket Erden’in büyüleyici sahne performansıyla hayat bulan Dirmit, benim için sadece bir kitabın sahneye uyarlaması değil, daha öte bir deneyim. Çok sevdiğim bir kitabın, kendisinden bile daha çok sevdiğim bir yorumu olmuş.
Seksen beş dakikalık kesintisiz bir oyunculuk şöleni. Sahnede izlediğim en etkileyici performanslardan biriydi ve daha iyisini görür müyüm, emin değilim. Etkisinden çıkamıyorum. Dirmit’in çığlıkları hâlâ kulaklarımda yankılanıyor. O çığlıklar, son zamanlarda metinlerime sızan kadınların ve çocukların çığlıkları kadar gerçek.
Dirmit öyle yalnız ki, öyle çabalıyor ki su yüzeyinde kalabilmek için… Coğrafyamızdaki pek çok kız çocuğu gibi. Hoyratlıkların içinde boğulmamaya çalışıyor, inadına direniyor. Onun acısı, yalnızlığı, vazgeçemeyişi, hepimizin içinde bir yerlere dokunuyor.
Nezaket Erden’in olağanüstü performansıyla Dirmit yalnızca edebiyatın değil, sahnenin de unutulmaz kahramanlarından biri artık. Sahnenin sadeliğiyle performans daha da kocamanlaştırıyor, ‘sadelikteki ihtişam’ kavramı bir kez daha akılları baştan alıyor.
Dirmit’in hikâyesinin ağırlığıyla salondan çıktığımdan beri karmaşık duygular içindeyim. Türk edebiyatın şahaneliği ve coğrafyamızın zorluğu arasında bir yerlerde… Dokunamadığımız, kurtaramadığımız Dirmit’ler arasında…
Teşekkürler Latife Tekin… Teşekkürler Nezaket Erden… Bizi Dirmit’le tanıştırıp, onun dünyasına soktuğunuz için…
Leave a Reply