
Lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynamayın, açıklayabilirim 🙂 Geçtiğimiz haftalarda çok keyifli bir atölyeye katıldım. Yukarıda gördüğünüz ne idiği belirsiz şey de benim eserim. Hiç davetkâr değil biliyorum. Neyse ki diğer eserleri görmüyorsunuz da bir kıyas yapılamıyor 🙂 Ama dürüst olacağım en göze hitap etmeyen benimkiydi. Ne yapalım herkesin sanatına kimse karışamaz.
Geçtiğimiz aylarda Berlin’de bir Türkçe öğretmeni ile tanıştım: Ezgi Özerinç. Benim gibi bir edebiyat sevdalısı için bulunmaz nimet. Ezgi aynı zamanda Berlin’de Türkçe kitap incelemelerine de moderatörlük yapıyor. Online birçok buluşmaya katılıyorum ancak yüz yüzenin keyfi ayrı. Ezgi, benim gibi konuşmaya pek de düşkün olmayan insanları sohbete katabilme konusunda da uzman. Sunumları etkileşimli. Sorduğu sorularla katılımcılara güzel kapılar açıyor.
Bu sefer duvar resmi sanatçısı, çizer ve tasarımcı Cemre Şenoğlu Krahn ile beraber edebiyatı ve görsel sanatı bir araya getirdikleri bir kolaj atölyesi düzenlediler. İncelediğimiz, konuştuğumuz ve daha sonra kolajlarımıza konu ettiğimiz şiir ise Orhan Veli’nin İstanbul’u Dinliyorum şiiri. Muhteşem bir tercih. Ezgi ve Cemre çok iyi hazırlanmışlar ve tüm detayları düşünmüşler. Öncesinde Ezgi’nin moderatörlüğünde şiiri yorumladık, ardından Cemre’nin görsel sanatlar ve kolajla ilgili sunumu sayesinde teorik bilgimizi artırdık. Onun vesilesiyle ilginç sanatçılarla da tanışmış oldum. Ardından yine Cemre’nin yönlendirmesiyle kolajlarımızı yaptık.
Neden böyle bir kolaj yaptığıma gelince… Biliyorsunuz ki anlatıyla kafayı bozmuş biriyim. Bu şiir de bence anlatının en meydan okuyan hâllerinden biri. Şair okuyucuya “Sana dinlediğimi anlatıyorum,” diyor. Görmekle işimiz yok. Ama satırları okuduğumuz gibi hepimizin zihninde resimler canlanıyor. Yani şair duyuyor, yazıyor, okuyucu görüyor. Duymak ve görmek bir nevi anlam kaybına belki de çoğalmasına uğruyor. Şairin anlattığı kuş, gül, ağaç, yosma, İstanbul; okuyucunun zihninde farklı bir kuşa, güle, ağaca, yosmaya ve İstanbul’a dönüşüyor. Yazarın kulağına giren aynı materyal olsa bile okuyucuda aynı materyalin şekli başka. Ayrıca anlamların iç içe geçtiğini ve dilin kırıldığını da göstermek istedim ve ortaya anlamsal olarak beni tatmin eden ancak gözlere pek de hitap etmeyen bir sonuç çıktı. Katılımcı arkadaşlarımınki gerçekten görsel olarak da şahaneydi. Tabii ben makas tutmayı bile bilmiyor oluşumun da arkasına sığınacağım biraz müsaade ederseniz 🙂
Uzun bir süredir zihnimi sakinleştirecek, elle yapılacak meşgaleler arıyorum kendime. Bu etkinlik sayesinde resmen zihnim arındı. Saatler boyu önümdeki şiirden ve kolajdan başka bir şey düşünmedim. Zamanı unuttum resmen. Çıktığımda çok dingin, yenilenmiş ve iyi hissediyordum. Devam atölyelerini dört gözle bekliyorum.
Berlin’de yaşıyorsanız ve benzer etkinliklerle ilgileniyorsanız ya da kendi çalışmalarınız için ilham arıyorsanız; Ezgi ve Cemre’yi takip edebilirsiniz:
Leave a Reply