Bu kitap yazılmışken hâlâ yazmaya devam etmek, hele de oyunlu metinler kurmaya çalışmak, cesaret isteyen bir iş. İnsan neden devam ettiğini sorgularken, yine aynı kitabın etkisiyle oyuna dâhil olup benzer metinler yaratma arzusuna kapılıyor. Kitap, oyunlara meraklı okurlar için bir tür Jumanji. Tehlikeli, sürükleyici ve yarım bırakılamaz… Korkuyorsunuz ama oyun ne yapıp edip sizi içine çekiyor.
Oğuz Atay, Tutunamayanlar’da biçim, içerik ve karakterler arasındaki ilişkiler bakımından Solgun Ateş ile selamlaşmakla kalmıyor, onunla uzun bir sohbete oturuyor. Bu, bir esinlenmeden çok, misafirlik. Üstelik Atay, ev sahibini de saklamıyor, aksine gözler önüne seriyor, ama başka misafirlikleriyle harmanlayarak ve yanına birçok yeni şey ekleyerek. Yazan bir kimsenin bu kitabı okuduktan sonra onunla konuşan metinler yaratma telaşına düşmemesi zor. Ben de düştüm ve o metni yazarken aldığım keyif muazzamdı.
Solgun Ateş’i Yiğit Yavuz’un çevirisiyle okudum. Yavuz, önsözüyle okuru kitaba hazırlarken, kitap boyunca dipnotlarıyla da okurun elini bırakmıyor, bu çetin macerada bize yoldaşlık ediyor. Bu kitabı çevirmek yazılmış birçok romanı yazmaktan çok daha zor bir işmiş gibi geliyor bana.
Nabokov’un kendi eserleri de dâhil olmak üzere edebi göndermeler, sözcük oyunları, mitolojik ve felsefi referanslarla bezediği Solgun Ateş, güvenilmez bir anlatıcının rehberliğinde ilerleyen bir üstkurmaca. Hiçbir şeyden emin olamadığımız, her şeyin mümkün olduğu bir dünya: tıpkı Jumanji gibi.
Kitap, Charles Kinbote’nin yazdığı bir önsözle açılıyor. Kinbote, birazdan okuyacağımız ve yorumlayacağı şiir ile olayların gidişatına dair ipuçları veriyor. Ardından John Francis Shade’in 999 mısralık şiiri geliyor. Sonrasında yine Kinbote’nin sözde yorumlarıyla, hayalî bir ülkenin hayalî tarihine dalıyoruz. Kitap, Kinbote’nin hazırladığı dizinle sona eriyor.
Böylesine büyük kitaplar beni her zaman ürkütmüştür. Onların önemini bildiğimde, ciddi ve eğlencesiz bir metin okuyacakmışım gibi hissederim. Ama içine girdiğimde, hiç de öyle olmadığını fark ederim. Usta yazarlar bu işi öyle renkli yapıyor ki, siz de o renklere bulanıyorsunuz. Solgun Ateş boyunca birçok kez kahkaha attım. Kinbote’nin alakasız, hatta bazen silmeyi unuttuğu cümleleri beni çok eğlendirdi. Ev sahibi sizi sarıp sarmalamayacak belki, ama her zaman güler yüzlü olacak.
Leave a Reply