23.09.2023, 07:29, Berlin
Dün akşam yedi buçukta dışarı çıktığımda alacakaranlıktı. Yazın bitimi en çok güneşin erken ortadan kaybolmalarıyla belli oluyor. Hava serinceydi ama yine de pantolon giymeye razı olmadım. Şortumun üzerine yeleğimi giydim. Vardır böyle inatlarım. Kolay kolay kabullenemem montları, Pantolonları. Arama hep bir mesafe koyarım. Serin hava önce bir vurdu sonra alıştım. Neyse ki ağaçların yeşilliği hala bizimle. Yerdeki kuru yaprakları görmemiş gibi yapıyorum. Bir ara kış bile koktu sokaklar, ama çok kısa sürdü. Bugün ekinoks, denge. Resmi olarak sonbahar başlıyor. Artık biten hafta sonlarına, tatillere ya da mevsimlere hayıflanıyorum. Benim gördüğüm kadar güzellik var her anda, mevsimler değişse de görmeye devam ediyorum. Doğa olaylarına mistik yanlar eklemek hoşuma gidiyor. Ay prensesi, doğanın kadim ruhları, Berlin’de parklarda başıboş dolaşan aslan olmasa hayat çok sıkıcı olurdu. Heyecanlı bir hikayeye buldum mu karşı koymadan teslim olurum. Dün örneğin sürreal bir başlık düştü önümüze: Bir balıkçının oltasından kaçan balık, trafik kazasında öldü. Hayat tam da bu kadar sürreal. Balığın kör talihine ya da balıkçının eli boş kalışına üzülebiliriz. Ya da balığa özgür bir ruh ekleyip kimseye yar olmadığını söyleyebiliriz. Bence gökyüzünden suya düşüp balık olan tanrının kızı balık olmaktan sıkılmış bir oltayı fırsat bilmiş balık cismini yeryüzünde bırakıp göklere geri dönmüş.
Leave a Reply