10.03.2024, 06:24, Berlin
Güneşin resmi uyanışı benden geç ama sabah kalktığımda doğayazmışlığının pembeliği beni karşılıyor ve bende bir geç kalmışlık hissiyatı yaratıyor. Daha mı erken kalksam diyorum. Sonra güneşle nasıl yarışacaksın yakında dört buçukta uyanmaya başlayacak diye kendimi yatıştırıyorum. İsveçlilerin bir deyişi varmış. Çok hızlı koşarsan ruhun geride kalırmış. Bazen durup onu beklemen gerekirmiş. Durmak ve kendime bakmak için yaptığım eylemlerde bile bu şekil hırslara bürünmek epey göz korkutuyor. İnsan neden böyle? Dervişler, rahipler, çeşitli inzivalara çekilip insan kusurlarından sıyrılabilen insanlar ne kadar büyük bir iş yapıyorlar. Bu yazıyı yazacağım on beş dakikada bile dikkatimi toplayamıyorum. Kurallı bileşik fiilleri okurken buluyorum kendimi. Bileşik fiiller sevdamız bitmez 🙂 Başka bir şey yazmak için oturmuştum aslında ama şu an hayatımı bileşik fiillerle inceleyemeye karar verdim.
Yaklaşma bileşik fiili: Fiil + e + yaz. Olayazmanın sınırlarında geziniyorum ama süreklilik ve tezlik bölgesine çok sık düşüyorum.
Süreklilik bileşik fiili: Fiil + e + dur/kal/gel. Elimdekiyle yetinmeden hep bekleyedurduğum bir şeyler var. Katettiğim tüm mesafeleri bir duygu ile yakarken bakakalıyorum kendime. Süreklilikte de pek duramadan tezliğe düşüyorum.
Tezlik bileşik fiili: Fiil + i + ver. Her şey hemen oluversin. Yazılar yazılıversin, okunuversin. Beklenenler geliversin. Berke oluversin.
Yeterlilik bileşik fiili: Fil + e + bil. En çetini bu sanırım. Yapabildim, olabildim, anlayabildim diyebilmek. Diyebilemiyorum 🙂
Dil bilgisi kurallarıyla da aforizma kasmazsın yani 🙂 Kasıverdim gitti işte.
Haftaya konumuz hayatımızda kip, zaman ve anlam kayması. Çalışın sözlü yapacağım.
Leave a Reply