04.04.2023, 11:07, İstanbul uçağı
Yaklaşık bir senedir devam ettiğim terapi sanırım işe yaradı. Bulut bulut gökyüzünü ve uçağın salınımlarını takip etmektense uçarken izleyebilen, okuyabilen, yazabilen o cool insanlardan oldum. Uçak korkum son birkaç senedir başıma musallat oldu. Belirsizlikle baş edememek, korkmaktan korkmak, kontrolü bırakamamak adına ne dersek diyelim. Bunlar üzerimize geçirdiğimiz birer kabuk. İnsanın her şeyi gibi korkuları da çok katmanlı. Soydukça altından yenisi çıkıyor. Benim en iç kabuğum göçmenlik ve kayıplarım çıktı. Daha da kazırsam altından yamalı bir başka deri çıkabilir. Bazen duracağın yeri de bilmek gerek. Ailemizin yeni üyesiyle tanışmaya gidiyorum. Bu uçak beni ona en konforlu şekilde ulaştırabilecek yegâne şey. Uçakla kavga etme Berke! Uçakla barış! Korku çok tehlikeli bir şey. Korkmak istemediğin için yaşanmayan hayatlar, edinemediğim tecrübeler var. Bazen aşırı korkak buluyorum kendimi. İmreniyorum adrenalin bağımlılarına, hakkını aramak için sokağa dökülebilenlere, düşünmeden anlık yaşayabilenlere, uçak kalkmadan uyuyup inince uyananlara. Korku öyle bir şey ki vücut kimyamızı da bozuluyor. Uyutan ilaçlar işe yaramıyor. 14 saatlik uçuşta dakika sayarak zaman geçirmeye çalışıyorsun. 14 saat 3 haftaymış gibi geliyor. O uçuşun korkusu bittiği gibi diğerininki başlıyor. Artık canın çektikçe değil, gerekli oldukça tatil planları yapmaya başlıyorsun. Dışarıda korkmaktansa, evinde oturmayı seçer oluyorsun. Ve korku öncesinde kim olduğuna bakmadan geliyor. Dünyadaki en zevk aldığın şey keşfetmekken, sayfanda gördüğün bayrakları listeliyorken korku gelip sen artık evde oturacaksın diyor. En uysal hâlinle peki diyorsun. Evde oturmakla kalsa iyi, yanına neler neler ekleniyor. Bir bakıyorsun evde diş fırçasıyla süpürgelik temizlerken buluyorsun kendini. Önce diş fırçasını bıraktım, bugün de evden çıktım. Bir süre evde yokum.
Leave a Reply