05.10.2023, 06:39, Berlin
Kış uzun kollu montumu giymemle Berlin’de belirdi. Akşam yürüyüşe çıktığımda hava çoktan kararmış, kışın sessizliği yolları doldurmuştu. Bazı yerlerde asılı bir yanık kokusu şöminelerin de mesailerine başladıklarını haber veriyordu. Bu kış sanki öncekiler kadar sıkıcı olmayacak gibi his var içimde. Bunda kuşkusuz geç gelen kışa karşı piyangodan çıkan her güneşli günde biriktirdiğim sempatinin de etkisi var. Bu kışı daha çok okumak ve yazmak için bir fırsat olarak görüyorum. Yaz boyu dahil olamadığım sanatsal etkinlikleri, yağmurlu havada sığındığım müze ya da sergi çatılarını özledim. Özlemediğim tek şey güneşin benden kısa mesai yapıyor oluşu ve giyinmek. Gereğinden fazla ısıtılmış kapalı alanlarda üzerimdekileri sıyırma isteği. Bu kapalı alanlar neden çok ısıtılır anlamam. Müze veya sergi gezerken çıkardığım katlarımı elimde taşımaktan da nefret ederim. Neyse ki ben de dersimi öğrendim, önümde uzanan sıralara aldırmadan vestiyer sıramı bekliyorum. Derimi çıkarıp, teslim ediyorum uzanan ele. Cebimde kıymetli bir şey bırakmamaya gayret ediyorum. Sonra elin bana verdiği o metal numaralığı (bunun kesin tek başına ayakta durabilen bir adı vardır) nereye koysam da kaybetmesem endişelerine kapılıyorum. Ne çok endişe, ne çok düşünce, ne çok plan var beynimde. Hepsini çıkarıp asmak ve verilen tek başına ayakta durabilen adlıyı kaybetmek istiyorum.
Leave a Reply