05.06.2025, 07:27, Mallorca
Woolf’un deniz fenerine bakıyorum. Başka denizlerin kıyısındayız şimdi, başka rüzgârlar esiyor yüzümüze, başka dalgalar çarpıyor kıyıya. Ama olsun, fener aynı fener. Bir kez göz göze geldiysen onunla, nerede olursan ol, her fener artık Woolf’undur. Dalgalar da Woolf’un zaten.
Fenerler, denizdekilere kara müjdesi taşır. Peki ya karadakilere? Onlara da denizi müjdelerler herhâlde:
“Ulaştın denize, bak, yoluna ışık tutuyorum. Korkma, her şey yolunda. Deniz aynı deniz. Gündüz de, gece de. Işığın varsa, gündüzü beklemeye ne gerek var? Kaybolmana izin vermeyeceğim.”
Fenerler yalnızca liman ağızlarında nöbet tutmaz. Bazen insanların, bazen ağaçların, bazen kitapların içine girip gizli görevde sürdürürler mesailerini. Fener olmak, her zaman parlamak değil, bazen sadece orada olmak, karanlık bastığında hatırlanmak, bir gün, bir yerde, birine yön olmayı beklemek demektir.
Leave a Reply