Yapay yakamoz etkisi

28.01.2024, 05:56, Berlin

Uyandığımda ayın şavkı vurmuştu balkonumun üstüne. Ayla selamlaşmak için eksi derecede pijamalarımda balkona çıktım. Hava karanlık. Ay bir floresan gibi göz yoruyor. Ayın sabah ışığındansa gece ışığını sevdiğimi yazmıştım daha önce. Ama kapıma kadar gelince boş yollayamıyorum. Aylı bir öykü yazmak istedim ama satırlarıma düşen ay ışığı beni on sekiz sene önce ay ışıksız bir geceye götürdü. Hayatım boyunca hiçbir yere geç kalmayan ben bir buçuk saat geç kalmıştım. Aslında bunun yarım saati planlı bir geç kalıştı ama kalanı Şirinevler trafiğinin işi. Beklemez sanmıştım, beklemişti. Kıbrıs Şehitleri’nde bira içip sahilde bir banka oturmuştuk. Denizin üstü gelip giden vapurlarla ışıl ışıldı. Yapay yakamoz etkisi demişti. Henüz denizi, gemileri ve ayı ne kadar sevdiğimi bilmiyordu. Sanırım ben bile bilmiyordum, beraber öğrenecektik. Harry Mulisch “Ben yazıyorum çünkü ne yazacağımı merak ediyorum. Çünkü ne yazacağımı bilmiyorum. Belki de bu benim yazmamın temel amaçlarından biri.” diyor. Ne yazacağımı bildiğim zaman yazamayanlardanım. Ben satırları değil, satırlar beni yönetiyor âdeta. Bazen şaşıyorum bazen bu ne şimdi diyorum. Taraf seçmek serbest.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *