Yavanlığın güveni, süblimleşen derilerimiz ve Joan is Awful irdelemesi

29.10.2023, 06:16, Berlin

Dün şahane bir Black Mirror bölümü izledim: Joan is Awful. Ucundan spoiler içerir! Spoiler sevmeyenleri diğer yazılara alalım 🙂

Bölüm okumadan onayladığımız sözleşmelere gönderme yaparak son derece normal bir kadının hayatının dizileştirilerek altüst olmasını konu alıyor. İşin içinde quantum bilgisayar ve iç içe geçmiş evrenler var. Konusu itibariyle çok ilgimi çekse de bence esas resmedilen durum ve bazı diyaloglar çok vurucuydu.

Bölümün başlarında Joan’u terapisti ile konuşurken görüyoruz. Joan mutlu olmadığı işinden ve ideal erkek tanımına uyduğu için beraber olduğu nişanlısının yavanlığından söz ediyor. Yavan kelimesinin seçimi de muazzam bence.

J: Otomatik pilottaymışım gibi hissediyorum. Kendi hayat hikayemin ana karakteri değilmişim gibi hissediyorum. 

T:Peki bunun değişmesini ister misin? 

J:Hmm

Bu diyalogla görüyoruz ki Joan hepimizin bir parçası. Hepimiz hayatın bize sunduğu yavan menüye az ya da çok katlanmak zorunda kalıyoruz. Okul, iş, aile, arkadaşlar… Eldeki ile idare etmek zorunda olan bir karakteri görmek bölümü benim için ayrıca ilgi çekici kıldı.

Bölümün sonlarına doğru teknolojisinin geliştiricisi Mona ile gazeteci Fatima’nın röportajını görüyoruz:

F: Neden bu kadar olumsuz? (Sonuçta Joan mükemmel biridir diye de bir içerik üretilebilirdi.)

M: Test aşamasında daha olumlu içerikler denedik ama deneklerimiz buna inanmadılar. Kendileri hakkındaki nevrotik görüşleriyle uyuşmuyordu. Bunun yerine, onların daha zayıf, bencil veya korkak anlarına odaklandığımızda, en içteki korkularını doğruladığını ve onları büyülenmiş bir dehşet durumuna soktuğunu gördük. Bu da gerçekten bağlılığı artırıyor. Kelimenin tam anlamıyla gözlerini alamıyorlar.

Yaşamayı öğrenirken bir çok hata yapıyoruz ama hataların ilki bence bu. Kendi değerimizi küçültmek ve onu besleyen korkularımızdan keyif almak. Derilerimiz seçici geçirgen. Hakkımızdaki pozitif bildirimler derimizin en kalın tarafına denk gelip çoğunlukla içimize işleyemeden evrende yok oluyor. Negatif bildirim geldiğinde ise derimiz adeta süblimleşiyor. 

Akışta kafamda tam oturmayan bazı kısımlar oldu ama onun dışındaki kısımları o kadar sevdim ki diğerlerinin üzerinde bile durmuyorum.

Sonunda tüm bölümde iyi kahve üzerine konuşan Joan’u kendi kahve dükkanını açmış, hayatının başrolü gibi hisseder ve mutlu şekilde görürüz. Aslında elektronik kelepçe ile sınırlı bir hayat yaşamaktadır. İzleyenlerle bu durumu tartışmayı çok isterim. Acaba bu; rutinimiz elimizden alınıp başka dünyaları bir şekilde tecrübe edince koşarak yine ilk bulduğumuz rutine saklanmak mı? Eldekinin kıymetini anlamak mı?Yoksa yavanlığın güvenini her türlü belirsizliğe tercih etmek mi? Yoksa dümdüz mutlu olduğun yaşamı kurmak mı?



2 responses to “Yavanlığın güveni, süblimleşen derilerimiz ve Joan is Awful irdelemesi”

  1. İzleyeyim merak ettirdin 🙂

    1. İzle de konuşalım 🙂

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *