Kitap, kitaplığıma nasıl eklendi pek hatırlamıyorum. Ya yazarına ya da kitabın adına kandım. Köklerimize, doğaya dönmenin gerekliliklerini ve erdemlerini felsefe üzerinden anlatan bir kitap hayal etmiştim. Ancak kitap bir bahçe güncesi. Yazarın bahçesiyle kurduğu derin bağı, bahçede mevsimler boyunca neler olduğunu zaman zaman güzel şiirler eşliğinde okuyoruz. Kitaba başladım, bitirdim, şaşkınlığım hâlâ geçmedi. Kitabın Türkçeye çevrilmiş olmasına bile şaşırdım. Bu arada çeviri ile ilgili değinmeden geçemeyeceğim bir konu var. Ben İnka Yayınları’nın Nafer Ermiş çevirisini okudum. Almanca’da çok anlamlı sözcükleri çevirirken parantez içlerinde orijinal kelimeler de bırakılmış. Çeviri bir kitap alırken çevirenin yorumunu ve tercihlerini kabul etmiş olmuyor muyum? Orijinal kelimeleri metin içerisinde bırakmanın okura ne gibi bir faydası var asla çözemedim. Çok kritik yerlerde yapılsa anlarım. Neredeyse her sayfada birkaç kez görüyoruz bu tercihi. Açıkçası bana çok tuhaf geldi. Bana bir başka enterasan gelen şey de bahsi geçen bahçenin Berlin’de bulunması. Bir bahçe güncesi okuyacak olsam o bahçenin Almanya ikliminde olacağına pek ihtimal vermezdim. Hele de Berlin’de.
Leave a Reply