Yürürken

21.01.2024, 06:47, Berlin

Ayın ve karın parlaklığı bir olmuş güneşin batışını verilmesi ertelenen kötü bir habermişçesine saklıyordu. İnsanlar, sokaklardan ve parklardan bir tül gibi çekilmişti. Ben yürürken şehir kötü haberi aldı ve evler matem ışıklarını giydi. Eğlencesi sönmemiş, henüz susmamış bir ev karanlığı yarmak istercesine ışıldıyordu. Diğerlerinden destek gelmeyince o da soldu, bulutlandı ortalık. Bulut kuyusunun dibinde ayı görene dek yürüdüm. Sıkışıcak yeri kalmamış, yerkürenin yaşadığım kısmını kırılgan bir kabuk gibi sarmalamış buzu kırmaktan korkarak çatırdattım. Uzakta mavi, kırmızı, sarı  ışıklar çekili bir taverna gördüğümü sandım. Işığı neyi aydınlattığı belli olmayan sessiz ve kimsesiz bir bahçe olduğunu bilsem de tavernalı yazlar düştü aklıma. Biraz tanıdık, biraz yabancı bir dil yankılandı içimde. Masalar mezeyle doldu, kadehler şangırdadı, denizin dalgaları ciğerlerime vurdu. Tam sakız likörleri ikram edilecekti ki yanımdan soğuktan katmanlaşmış bir gölge geçti. İçimdeki dalgalar söndü, masalar toplandı. Kış akşamının alıştığım kokusuzluğu burnuma doldu. Hâlbuki kokulu kışlarda da bulunmuştum. Soğuk, kunt kapılarla şehri çevirince eski bir sevgili gibi unutuvermiştik sıcağı. Örtülerimizin altındaki ılıklık yazı hatırlatmaya yetmese de bizi yaşatıyordu. Ellerim ceplerimde, yüzüm örtünmüşlüğümde gömülü iken gerdanı açık bir kadın geçti yanımdan. Yüzüme sıcak vurdu. Parfümü tavernalı bir yaz kokup üzerime döküldü. İçim ısındı. Örtülerimi sıyırdım soğuk ısırana dek küçük bir an. Deniz yanında eksilmek lazımdı. Kadın uzaklaştı. Üşüdüm, eve döndüm.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *