07.10.2023, 06:01, Berlin
Zülfü Livaneli’ye hepimiz biraz aşık değil miyiz? Aşkın başka bir hali. Hayranlığın ileri seviyesi. Livaneli öykü yarışmasına katılmayı düşünen arkadaşımla motivasyonumuz aynı: Zülfü Livaneli ile tanışabilmek. Derece mühim değil, her şey feda edilebilir. Zülfü Livaneli okumayı da çok severim ama dinlemek beni başka bir boyuta taşıyor. Eskiden her fırsatta dinlediğim Livaneli şarkılarını artık dinleyemez oldum. Öykülerimden birinde karakterim eskiden severek dinlediği şarkıları artık dinleyemediğinden, dinleyince ağlayası geldiğinden bahsediyor. Bu satırların müsebbibi Livaneli şarkılarıdır. Karakterim gibi ben de emin değilim bu durumun yaşlanmakla bir alakası olup olmadığından. Müzik dinlemek benim için yanına başka bir aktivite gerektiren ikincil bir iş. Ama Livaneli dinlerken başka bir şey yapmak mümkün mü? Oturduğum yerde dikleşirim ki bu çok nadir görülen bir doğa olayıdır. Annemin deyişiyle ‘köksüz bir ağaç’ olarak kaykılmadan oturamam hiçbir yerde. Ama Livaneli dinlerken dikleşirim ki gelen her duygu buhranına, şarkının bana özel geçmişimden koparıp taşıdığı her anıya hazır olayım. Yanımda bir mendil bulunmalı. Belki de bir terapi. Şimdi düşününce belki de onun sesini ve müziğini duyunca kök salıyorum durduğum yere, berime ve öteme. Neden boyut değiştirdiğimi de bu satırları yazarken buldum: zamansız kalıyorum. Zaman duruyor. Bugünüm, dünüm ve yarınım bir oluyor ben kök salarken.
Leave a Reply