Kitaplık
Bu bölümde yer alan yazılar kitap incelemesi değildir. Kitapların bende bıraktığı duygu ve düşüncelerdir.
-
Ağustos’ta Görüşürüz – Gabriel García Márquez
Vicdan muhasebesi. Hayatımızda az ahlaki ikilem varmış gibi yazarın oğulları bizi bir başka ikilemle daha karşı karşıya bıraktılar. Yazarın “Asla yayınlanmasın,” dediği bu kitap yayınlandı. Çıkar çıkmaz aldım, üzerine fazla düşünürsem belki alamam diye düşündüm. Nisan’dan beri de kitaplığımda. En sonunda “Sonuçta aldın, parayı kazandırdın, bundan sonra ne yapsan da sonuç değişmiyor,” diyerek kitabı okudum.… Continue reading
-
Sayfa Sınırları İçinde – Elena Ferrante
Yazmakla ilgili cesur ve besleyici bir kitap. Bazı kısımlar o kadar güzeldi ki hiç bitmesin istedim. Daha derin de anlatılabilirdi ama bu bir seminer derlemesi olduğundan bazı şeyler oldukça havada. Continue reading
-
Pastoral Senfoni – André Gide
Ufacık bir saatte okunabilecek bir kitap. Çok yalın, çok basit. Yine de oldukça enteresan ve şaşırtıcı. Continue reading
-
Yuva – Judith Hermann
Çok iyi bir gözlem gücüyle çok gerçek detaylar yakalanmış, kapağında yazdığı gibi ustaca bir atmosfer kurulmuş. Adı Yuva olmasına rağmen bence bir yuvasızlığın kitabıydı. Ve aslında bunun sebeplerini vermek yerine ufacık bir kapı aralığından okuyucuya göstermesini -ki gördüğümüzü yine bir sebep zeminine oturtamıyoruz- çok sevdim. Nike ve Nixe benzeşmesi bence çok kör göze parmak olmuş,… Continue reading
-
İşaret – Fríða Ísberg
Konu ilgi çekici ve felsefi açılımlara çok açık. Ancak bu fırsatın yeterince kullanılamadığını düşünüyorum. Hem olay örgüsü hem de çatışmalar açısından pek de tatmin olmadım. Bodoslama karakterlerin hayatına girmemizden hoşlanmadım. Anlatım açısından da temizlenecek çok yer olduğunu düşünüyorum. Ayrıca çevirmen keşke kitabın başında bazı cümleleri ve kelimeleri neden orijinal dilinde bıraktığını keşke bize açıklasaymış. Continue reading
-
Aylaklar – Melih Cevdet Anday
Şu dünyada Melih Cevdet Anday romanı okumak şahaneliği diye bir şey var ve ben bunu çok geç keşfettim. Bu kitap bence absürtlüğün en en en güzel hâli. Okurken Gibi bölümü izliyormuş gibi hissettim. Karakterler muhteşemdi. Kitabın iki bölüme ayrılıp anlatıcı değişikliğine gidilmesini de çok cesur buldum. Absürtlüğün dozu bence biraz azaldı bu geçişle çünkü karakterlere… Continue reading
-
Denemeler II – Montaigne
İlk kitap kadar beni heyecanlandırmasa da Montaigne okumak hep keyifli. Özellikle son bölümde filozoflarla olan kavgası beni epey eğlendirdi. Tam kızacak gibi oluyorsunuz ertesi sayfada hamileliğin on bir ay sürdüğüne inandığını söylediğinde hemen yumuşayıveriyorsunuz. Öyle bir dönemde, o kadar bilinmezliğin içinde, yüzyıllara direnmiş muazzam bir başyapıt çıkmış. Continue reading
-
Eski Zaman Türküsü – Cabir Özyıldız
Fırsat buldukça yeni öykü kitaplarını da okumaya çalışıyorum. Cabir Bey’in dili muazzamdı. Benim gibi dümdüz okumayı ve yazmayı sevmeyen insanlar için bu tarz kitapların basılıyor olması umut verici. Dil konusundaki şahaneliği olay örgülerinde bulabildiğimi söyleyemeyeceğim. Bu kişisel bir tercih olabilir ancak ben çatışma dozu daha yüksek öyküler okumaktan hoşlanıyorum. Kitapla ilgili ikinci takıldığım şey de… Continue reading
-
Yeşil Peri Gecesi – Ayfer Tunç
Şebnem, Şebnem, Şebnem. Sonunda buldum seni, sobe! Üçlemeye sondan başladım ve Şebnem’le Osman kitabında tanıştım. Kitabı Osman’dan çok Şebnem’i öğrenmek için okudum. Sonra ilk kitap Kapak Kızı’na geçtim. Bir figürandan öte değildi Şebnem. En son Şebnem’in kitabına ulaştım. İçimde yer etti Şebnem. Bu kadar kovalamasaydım, ilk kitapla başlasaydı her şey böyle olur muydu emin değilim.… Continue reading
-
Kent Hikâyeleri – Çehov
Senelerdir kitaplığımdan bana manidar bakışlar yollayan, parça pinçik okuduğum Çehov setinin ilk kitabını baştan sona okumuş olmanın gururu içerisindeyim. Biraz modern öykü okuyup yine sana döneceğim Çehovcuğum. Sözüm olsun. Çehov denince aklıma gözlem gücü, kıvraklık ve üretkenlik geliyor. Kitaptaki öyküler zamanın ruhunu ve dönemin kentli Rus toplumunu filtresiz biçimde yansıtıyor. Continue reading