Kitaplara ve okuma eylemine adanmış kutsal bir kitap. Tür sınırların belirsizleştiği bir yerdeyiz. Otobiyografi, deneme ve kurgu arasında gidip geliyoruz. Bundan hiç de şikâyetçi değilim. Roman denmesinin okurda daha uzun ve klasik bir kurgu beklentisi yarattığını düşünsem de ustanın vardır bir bildiği. Bir bibliyofilin kitaplarla olan ilişkisini, onların fiziksel varlığına duyduğu aşkı, bu bağın insanın entelektüel yaşımına kattıklarını ve günlük yaşamından eksilttiklerini anlatıyor.
Satır aralarındaki göndermeler zaman zaman okuru/beni aşıyor. Bu meydan okuma Enis Batur’dan geldiği için rahatsız olmuyor, notumu alıp devam ediyorum.
Kitapların nesne olmanın ötesine geçerek hayatlarımızda kapladıkları yeri yazarla beraber düşünüyoruz. Yazarın da gönderme yaptığı Körleşme’nin Kien’ini aklımıza düşüyor. Onun rahatsız edici ve trajik hâlleri törpüleniyor, takıntı saf bir sevdaya dönüşüyor.
Leave a Reply