-
Coğrafya edebiyattır
Sait Faik öykülerini tekrar dinliyorum. Dilim kendisine epey uzak düşse de çok özendiğim ve ilham aldığım yazarlardan biridir. Öyle bir doğa anlatışı vardır ki, doğa kendiliğinden dile gelir. Çabasız, sade, bizden manzaralar… Onun yazısında hiçbir şey büyümez, kocaman bir uyum yaratır. Toplumdan bireye ineriz, dışarıda kalanlara selam veririz. Sait Faik’in balıklarını dinlerken birden Yaşar Kemal… Continue reading
-
Bu nasıl bahar?
07.05.2025, 06:59, Berlin Altı aydır yolunu gözlediğim, camlarda yeşillik, bulutlarda güneş arayarak gelişine gün saydığım mevsime bir türlü alışamıyorum. Oysa genelde baharda içim kıpır kıpır olur, durduk yere dans eder, şarkılar söylerim. Kuzeyin uzun günlerinde neye vakit ayıracağımı bilemez, taşan enerjime yön ararım. Bu yıl öyle olmadı. Bahar bile bırakmadılar ne memlekette ne içimizde. Üstelik… Continue reading
-
Prag bahane, buluşmak şahane
Edebiyat bana şahane kapılar aralayıp beni şahane insanlarla buluşturdu. Sadece bunun için bile hayata müteşekkirim. Sezen’le çok kısa süre devam ettiğim bir atölyede buluştuk. O atölyenin amacı beni onunla buluşturmakmış sanki. İki buçuk sene önceydi. Her gün saatlerce yazıştık. Konu edebiyattan başlayıp hayatlarımıza uğruyor sonra tekrar edebiyata dönüyordu. O yakınlık bir telefon mesajlaşmasıyla nasıl sağlandı… Continue reading
-
Museum Ephraim – Palais
Berlin’in en güzel semtlerinden Nikolaiviertel’deki şahane Rokoko bina Berlin’in şehir müzelerinden birine ev sahipliği ediyor. 1762-1766 yılları arasında, Prusya Kralı II. Friedrich’in sarrafı Veitel Heine Ephraim için mimar Friedrich Wilhelm Dieterichs tarafından inşa edilmiş. 1936/37’de yıkılıp aslına uygun olarak tekrar yapılmış. Berlin’de o dönemleri sağ atlatan bir bina var mı emin değilim. Şehrin ağaçları, doğası… Continue reading
-
Karşılaşmalar – Mustafa Sütlaş
Uzun zamandır okuduğum kitaplar hakkında yazmıyorum. Her kitapla ilgili bir şeyler yazma zorunluluğu beni yormuş. Oysa kendi hakkında yazdıracak kitap, kitaplıkta duramıyor kendini belli ediyor. Artık sadece beni derinden etkileyen, içimde bir şeyleri oynatan kitaplarla ilgili yazacağım. Okuduklarımı ve verdiğim puanları merak edenler, beni Goodreads üzerinden takip edebilirler. Uzun bir aradan sonra bir kitapla, hem… Continue reading
-
Beş yüz metrelik mutluluk
Bizim ağzımızın tadı yokken, Berlin’e bahar çoktan gelmiş. Park yolumun kıyısında, şehrin kalabalığından uzak, huzurlu bir mezarlık var. Dünya üzerindeki en dingin yerlerden biri. İkinci fotoğraftaki yol yaklaşık beş yüz metre uzunluğunda. Bahar önce açık pembe kiraz çiçekleriyle karşılıyor seni. İki hafta sonra, onlar usulca dökülürken, sahneye Kanzan türü kiraz ağaçları çıkıyor. Pespembe, top top… Continue reading
-
Bazı an’lar
Bazı anların hissini zaman geçtikten sonra tekrar hatırlayabilmek için buraya not düşüyorum. Çoğunlukla o yazıyı yazdığımı unutmuş oluyorum ama dönüp okuyunca hissi bıraktığım yerde beni bekler buluyorum. Burası Nikolaikirche (Aziz Nikola Kilisesi). Berlin’in ilk yerleşim bölgesi Nikolaiviertel’de bulunuyor. Nikolaiviertel, en sevdiğim yerlerden biridir. Başka bir zamana ışınlanmış duygusu verir. Şehrin tam ortasında bulunmasına ve epey… Continue reading
-
Seda Yüz Komedi Gösterisi
1 Nisan’da Seda Yüz’ün komedi gösterisine gittik. Ruh hâlimiz komedi kaldıracak bir durumda değildi ancak bileti çok önceden almıştık. Ne yalan söyleyeyim aralıksız gülmek çok iyi geldi. Bugünlerde beni telefondan ve gündemden uzaklaştıran her şey çok iyi geliyor. Seda Yüz’den önce sahneye Berlin’de yaşayan komedyen Ayten Karadeniz çıktı, ona da çok güldük. Ve ardından Seda… Continue reading
-
,
göğsün ortasında birkaç dakikadan uzun süren sıkışma, basınç, dolgunluk ya da ağrı hissi, kalp krizi değil, ülke gündemi, çocuklar Silivri’den haber yolluyor, umutlular, onlara destek olması gereken çaresizliği öğrenmiş kuşaklara destek mesajları yolluyorlar, direnmeyi biliyorlar, biz küstük, başka ülkelere gittik, dağın haberi olmadı, ülke geride de kalmadı, her sabah omuzlarımıza basarak doğuyor gündem, sancılı, sınır… Continue reading
-
Sümbüle övgü
Sümbül en sevdiğim çiçek. Tam da mevsimi. Bizim parka da ekiyorlar. Sümbül kokusu kovalıyorum parklarda. Dün markette görünce sevinçle bir demet de eve aldım. Kokusu tüm kötülüklerin üzerini örttü sanki. Sanki çocuklar serbest bırakıldı. Evimiz çok büyük değil. Tüm eve yetiyor kokusu. Ben yine de hangi odaya geçersem yanımda taşıyorum vazoyu da. Kokuyu birinci elden… Continue reading