-
Çıt çıkmayan boşluklar, gürültülü boşluklar
John Cage’in 4’33” adlı eseri 20. yüzyıl müziğinin en radikal ve tartışmalı yapıtlarından biri. En önemli özelliği, notalardan değil sessizlikten oluşması. Eser adını süresinden alır: Dört dakika otuz üç saniye boyunca piyanist çalacakmış gibi yapar ama hiçbir ses çıkarmaz. Bu noktada kendimize şu soruyu sorabiliriz: Amaç gerçekten sessizlik mi? Çünkü bu sessizliğin yerini dinleyicilerin kıpırdanmaları,… Continue reading
-
Yazıyorum, öyleyse varım
13.05.2025, 06:10, Berlin Düzenli olarak yazmaya dönmemle birlikte içimde bir şeyler yerli yerine oturdu. Enerjim tavan yaptı diyebilirim. Yazmak sadece bir eylem değil, ruhumu besleyen, beni hayatta tuttuğunu hissettiren bir uğraş. Üretmenin keyfi hiçbir şeyde yok. Belki bu cümleyi biraz açmalıyım: Sevdiğin alanda üretmenin keyfi hiçbir şeyde yok. Çünkü hayatın diğer alanlarında, işte ya da… Continue reading
-
Sessiz mücadeleler
Amy Sherald, 1973 doğumlu Amerikalı sanatçı. 2018’de Michelle Obama’nın portresini yapmasıyla uluslararası çapta tanınırlık kazandı. Sade ama etkileyici kompozisyonlarıyla saatlerce bakmak isteyeceğiniz portreler yaratıyor. Canlı arka planlar, özenle seçilmiş kıyafetler ve modellerin doğrudan bakışı izleyiciye âdeta görsel bir şölen sunuyor. Portrelerinin merkezinde siyahi bireyler yer alsa da, tenlerini gri tonlarda resmederek ırksal stereotipleri bilinçli biçimde… Continue reading
-
Taşan ve tükenen
Tabutlar konuşuyor yaşayan ölülerinihayata salmama izin vermiyorkalbim bir dağın altındaokyanusun en dibinde. Çaresizlik kuyusuağzına kadar dolmuşayaklarıma taşıyor suyuboğazım kuru. O melun yılan beliriyorumudu çalarken oçaresizliğim mi azalıyor? Kurtaramıyorum tabutlarıiçindekiler ölüncetabutlar boşalıyoryılan toprağa karışıyortoprak susuyor. Continue reading
-
Coğrafya edebiyattır
Sait Faik öykülerini tekrar dinliyorum. Dilim kendisine epey uzak düşse de çok özendiğim ve ilham aldığım yazarlardan biridir. Öyle bir doğa anlatışı vardır ki, doğa kendiliğinden dile gelir. Çabasız, sade, bizden manzaralar… Onun yazısında hiçbir şey büyümez, kocaman bir uyum yaratır. Toplumdan bireye ineriz, dışarıda kalanlara selam veririz. Sait Faik’in balıklarını dinlerken birden Yaşar Kemal… Continue reading
-
Bu nasıl bahar?
07.05.2025, 06:59, Berlin Altı aydır yolunu gözlediğim, camlarda yeşillik, bulutlarda güneş arayarak gelişine gün saydığım mevsime bir türlü alışamıyorum. Oysa genelde baharda içim kıpır kıpır olur, durduk yere dans eder, şarkılar söylerim. Kuzeyin uzun günlerinde neye vakit ayıracağımı bilemez, taşan enerjime yön ararım. Bu yıl öyle olmadı. Bahar bile bırakmadılar ne memlekette ne içimizde. Üstelik… Continue reading
-
Prag bahane, buluşmak şahane
Edebiyat bana şahane kapılar aralayıp beni şahane insanlarla buluşturdu. Sadece bunun için bile hayata müteşekkirim. Sezen’le çok kısa süre devam ettiğim bir atölyede buluştuk. O atölyenin amacı beni onunla buluşturmakmış sanki. İki buçuk sene önceydi. Her gün saatlerce yazıştık. Konu edebiyattan başlayıp hayatlarımıza uğruyor sonra tekrar edebiyata dönüyordu. O yakınlık bir telefon mesajlaşmasıyla nasıl sağlandı… Continue reading
-
Museum Ephraim – Palais
Berlin’in en güzel semtlerinden Nikolaiviertel’deki şahane Rokoko bina Berlin’in şehir müzelerinden birine ev sahipliği ediyor. 1762-1766 yılları arasında, Prusya Kralı II. Friedrich’in sarrafı Veitel Heine Ephraim için mimar Friedrich Wilhelm Dieterichs tarafından inşa edilmiş. 1936/37’de yıkılıp aslına uygun olarak tekrar yapılmış. Berlin’de o dönemleri sağ atlatan bir bina var mı emin değilim. Şehrin ağaçları, doğası… Continue reading
-
Karşılaşmalar – Mustafa Sütlaş
Uzun zamandır okuduğum kitaplar hakkında yazmıyorum. Her kitapla ilgili bir şeyler yazma zorunluluğu beni yormuş. Oysa kendi hakkında yazdıracak kitap, kitaplıkta duramıyor kendini belli ediyor. Artık sadece beni derinden etkileyen, içimde bir şeyleri oynatan kitaplarla ilgili yazacağım. Okuduklarımı ve verdiğim puanları merak edenler, beni Goodreads üzerinden takip edebilirler. Uzun bir aradan sonra bir kitapla, hem… Continue reading
-
Beş yüz metrelik mutluluk
Bizim ağzımızın tadı yokken, Berlin’e bahar çoktan gelmiş. Park yolumun kıyısında, şehrin kalabalığından uzak, huzurlu bir mezarlık var. Dünya üzerindeki en dingin yerlerden biri. İkinci fotoğraftaki yol yaklaşık beş yüz metre uzunluğunda. Bahar önce açık pembe kiraz çiçekleriyle karşılıyor seni. İki hafta sonra, onlar usulca dökülürken, sahneye Kanzan türü kiraz ağaçları çıkıyor. Pespembe, top top… Continue reading