-
Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 – Mine Söğüt
Bu mevsim de iyi Mine Söğüt yaptı🙂 Ancak bu kitap itibariyle bu karanlık atmosferlere artık bir ara veriyorum. Mine Söğüt’ün sanırım en çok örgücülüğünü sevdim. Yalan yok bu kitapta bazen biraz yorucuydu. Ama yine de ustalıkla örmüş metni. Gerçekle masal yine birbirine karışıyor. Okuduğum her kitabı şahane tespitler barındırıyor. Continue reading
-
Ağustos’ta Görüşürüz – Gabriel García Márquez
Vicdan muhasebesi. Hayatımızda az ahlaki ikilem varmış gibi yazarın oğulları bizi bir başka ikilemle daha karşı karşıya bıraktılar. Yazarın “Asla yayınlanmasın,” dediği bu kitap yayınlandı. Çıkar çıkmaz aldım, üzerine fazla düşünürsem belki alamam diye düşündüm. Nisan’dan beri de kitaplığımda. En sonunda “Sonuçta aldın, parayı kazandırdın, bundan sonra ne yapsan da sonuç değişmiyor,” diyerek kitabı okudum.… Continue reading
-
Sayfa Sınırları İçinde – Elena Ferrante
Yazmakla ilgili cesur ve besleyici bir kitap. Bazı kısımlar o kadar güzeldi ki hiç bitmesin istedim. Daha derin de anlatılabilirdi ama bu bir seminer derlemesi olduğundan bazı şeyler oldukça havada. Continue reading
-
Pastoral Senfoni – André Gide
Ufacık bir saatte okunabilecek bir kitap. Çok yalın, çok basit. Yine de oldukça enteresan ve şaşırtıcı. Continue reading
-
Yuva – Judith Hermann
Çok iyi bir gözlem gücüyle çok gerçek detaylar yakalanmış, kapağında yazdığı gibi ustaca bir atmosfer kurulmuş. Adı Yuva olmasına rağmen bence bir yuvasızlığın kitabıydı. Ve aslında bunun sebeplerini vermek yerine ufacık bir kapı aralığından okuyucuya göstermesini -ki gördüğümüzü yine bir sebep zeminine oturtamıyoruz- çok sevdim. Nike ve Nixe benzeşmesi bence çok kör göze parmak olmuş,… Continue reading
-
Çiçek açtık
Gündem korkunç ama burası benim tek sığınayım. Dün yer aldığım kitabın kapağını gördüm. İçimde kelebekler uçuştu. Açıp açıp baktım fotoğrafa ki üzerinde henüz ismim yazmıyordu, taslaktı. Olsun 🙂 Neredeyse her hafta bir ya da iki buket çiçek alırım eve. Onları izlemeye bayılırım. Ancak çalışma odamda yer olmadığından salonda dururlar. Hafta içi yemek dışında salona neredeyse… Continue reading
-
Berke 1 vs. Berke 2
05.10.2024, 06:11, Berlin Geçen gün kolumu dağladım. Evde 2x hareket etmenin yan etkileri… Epey derin bir yanık, durduğu yerde bile sızlıyor günlerdir. Bol şeyler giyiyorum yine de temas edince canım yanıyor. Aklıma müthiş bir buluş geldi. Berke 1: Yara bandı. Berke 2: Yaranın iyileşmesi için açık kalması lazım. Berke 1: Bir iki gün ani temastaki… Continue reading
-
Toplumumuzun hadsizlik problemi
04.10.2024, 06:08, Berlin Kalabalık katılımcılı her söyleşi sonrası buraya gelip insanların hadsizliklerinden yakınıyorum. Erdemli, ahlaklı olmayı geçtim. İnsanımızda dinleme, dinlediğini algılama, kendini ifade edebilme gibi en temel beceriler eksik. Hep biz konuşacağız, herkes bizi dinleyecek. Kimseyi ilgilendirmeyen hezeyanlarımla herkesin vaktini çalabilirim. Çünkü ben buradaysam herkes benim gönlümü etmek zorunda. Alakasız şeylerden bahsedip reklamımı yapabilirim. Sorumdan… Continue reading
-
Öğrenme saadeti
03.10.2024, 06:12, Berlin Blogda da yedi milyon kez bahsettiğim üzere bu aralar enerjim biraz düşüktü. Düne kadar. Bir süredir beni besleyen şeyler öğrenmediğimi fark ettim. Hemen kolları sıvadım. Buraya kış geldi sayılır, kollar sıvanabiliyor. Çok keyifli şeyler dinledim. Şaşırdığım yazılar okudum. Dünyanın bir kısmı çay için cha sesini bir kısmı da te sesini kullanıyormuş örneğin.… Continue reading
-
Fırından taze taze
02.10.2024, 05:58, Berlin Bir öyküm daha yayımlandı, mutluyum.🤗 (Ürün yerleştirme) Yayımlanan öykülerimin artmasının hayatımda sebebiyet verdiği tek değişiklik, daha çok ciddiye alınmak. Bu yolculukta yanımda olan zaten daima yanımda. Ancak yazdıklarımla pek de ilgilenmemiş olan yakın çevrenin de daha çok ilgilenir, sorular yöneltir olduğunu gördüm. Hoşuma gitti doğrusu. Continue reading