• Gönderilmeyen mesaj

    26.10.2024, 06:12, Berlin Seneler önce sosyal medyayı bırakma sebebim radikalleşmekten, sahtelikten, ‘beni görün’ arzusundan kurtulmak içindi. Tüm hesaplarımı kapatmış ve WhatsApp’ı da silmiştim. Sonrasında gelen o özgürlük, bağımsızlık ve kendine yetebilme duygusunu hayatım boyunca bir daha hissedebileceğimi düşünmüyorum. Uçlarda yaşamayı sevdiğimden neredeyse cep telefonu kullanmayı tamamen bırakıyordum, iki üç hafta telefonsuz yaşadım ama çevremdekiler daha… Continue reading

  • Çalınmayan kapılar

    25.10.2024, 06:11, Berlin Hulki Aktunç’un günlüklerini okuyorum. Yaşamına, okuduklarına ve Türkiye’ye gündemine ilişkin notlar var. Yazar günlükleri muazzam bir araç hem yazarı hem de o günü anlamak için. Benim günlüklerimeyse gündemi bilinçli olarak sokmamaya çalışıyorum. Sanki bu satırlara girdiğinde daha da yayılacakmış gibi geliyor kötülük. Günler karanlık. Her yere sızıyor. Her şey manasız geliyor. Geçen… Continue reading

  • Altın Ekim

    23.10.2024, 06:05, Berlin Güneş benden iki saat sonra uyanıyor. Tatillerde mutlaka güneşin doğuşunu izlerim ama evde ancak denk gelirse. Geçen hafta gökyüzünü çok tatlı bir pembelik kapladı güneş doğmadan. Hoşuma gitti ama kafamı indirip kitaplarıma gömüldüm. Sonra yavaşlamak istediğim aklıma geldi. O ânın tadını çıkarmalıydım. Bıraktım kitapları, pencerenin önüne dikildim. Yazdan kalan sineklikler rahatsız etti.… Continue reading

  • Duyarsızlaştırma merkezi

    22.10.2024, 08:30, Berlin Alarm çalmadan uyandın. Beynin öğrendi. Kasların yataktan çıkmaya direniyor. Alarm imdadına yetişiyor. Telefonuna bakıyorsun. Mesaj yok. Birinci dereceden bir felaket olmamış o gece. Klozete oturuyorsun. Uzak dereceden katliamlara, savaşlara, kardeşini sırtlayıp çıplak ayaklarıyla kilometrelerce taşıyan çocuklara, soykırımlara, kuruyan nehirlere, kanlı vücutlara, evlatlarının cesetlerine bile razı annelere bakıyorsun elindeki camdan. Çişin yukarı akan… Continue reading

  • Kişisel gelişiyoruz

    20.10.2024, 06:09, Berlin Elle yapılan ve ekran içermeyen aktiviteler kovaladığımdan bahsetmiştim. Numaralandırılmış boyama tablolardan aldım. Boyama kadar beynimi susturan bir aktivite olamaz. Mandala boyamayı da çok severim. Süreç başlı başına bir kişisel gelişim imkânı oldu benim için. Alışveriş yapmaktan hiç hoşlanmam çünkü asla şıklar arasında karar veremem. Tüm seçenekleri taramam gerekir ancak öyle kendimi iyi… Continue reading

  • Daha iyisi mümkün

    19.10.2024, 06:34, Berlin Günlerdir yazmamışım. İç ve dış bazı mutsuzluklar… Son yazımın konusu yaklaşmakta olan imza günümün hazırlıklarıydı. Aynı gün içinde iptal olduğunu öğrendim. Aldığımız izinler, değiştiremeyeceğimiz biletler cabası. Gündem dersen eskiden kaçmak daha kolaydı, artık kaçacak bir yer kalmadı. Bu gibi durumlarda bazıları dünya içine çökerek yok olsun geride hiçbir şey kalmasın istiyor. Bazısı… Continue reading

  • Canım tuhaflıklarım

    15.10.2024, 06:12, Berlin Bazen kendime kızsam da bazı tuhaflıklarım beni eğlendiriyor. Yakınlarda yer aldığım kolektif kitabın imza günü olacak. Bir insan imza gününe nasıl hazırlanır? Kıyafet seçer herhâlde. Evet, o da denklemimizin bir bilinmeyeni henüz, çalışmalarım devam ediyor. Ancak beni daha çok geren durum atılacak imza. Ne yazmalı? Nasıl yazmalı? Hangi kalemi kullanmalı? Dün kullanmak… Continue reading

  • Nazar boncuğu

    14.10.2024, 06:13, Berlin Nazar boncuğuna hayatımın büyük döneminde çok mesafeliydim. Enerjisel ve spiritüel şeylere asla inanmazdım. Nazar boncuğu birkaç sene önce hayatıma girdi. Girdiği döneme bakınca artık işimin oturduğu, yeni eve taşınıp dilediğimizce kurduğumuz ve evimize bayıldığımız dönem. Sezer istedi eve de astık bir tane. Ben de yine aynı dönemde takılarımda nazar boncuğu kullanmaya başladım.… Continue reading

  • Bir Solgun Adam – Selçuk Baran

    Çok ilginç bir kitaptı. Karakterin yalnızlığının boyutu öyle güzel veriliyor ki. Aslında bu karakterde Türk edebiyatında okuduğumuz her basiretsiz adamdan izler var. Selçuk Baran da geç kaldığım yazarlardan. Hele küs gittiğini bilince kitabın etkileyici kadar bir taş oturuyor insanın göğsüne. Continue reading

  • de ki işte – Oruç Aruoba

    Okuduğum şiir kitaplarını buraya eklemiyorum, sanırım da hep aynı kitapları okuyup duruyorum. Ancak bu kitap bir şiir kitabından ziyade bir felsefe kitabı. Harika tespitlerle dolu türsüz bir kitap. Continue reading