• Avercamp ve ben

    23.08.2023, 07:23, Berlin Güneş parlıyor, güzel bir gün. Nedense aklıma yaptığım bir aptallık düştü. Anketlerde sorunca insanın aklına gelmez. En büyük aptallığımdı elimde bavul ve pastayla bana kakalanmak istenen bir kapıyı çalmam. Aklıma eşyalarımı sürüklerken bir de elime pasta tutuşturuşum geliyor. İçim hala acıyor. Büyüttü mü beni o olay? Bilmiyorum. Ağzımı açıp edemediğim tek kelime… Continue reading

  • Şimdiki zamanla yazmayı sevenler derneği

    22.08.2023, 07:14, Berlin Gri gökyüzü mavilenmeye başladı. Ağaçlar sakin ve temkinli. Bir avuç mavi, çokça beyaz, en çok da yeşil akıyor penceremden içeri. Mumun ışığı titriyor. Neden titrer mum ışıkları? Şehir uyanayazıyor. Aklımda geride bıraktıklarım ve ayakkabımda benimle oradan oraya sürüklediğim taşlar var. Ağustos’un beklenmedik sıcağı ipekten bir şal gibi sarmalıyor bedenimi. Giderek anneme benziyorum.… Continue reading

  • Berlin’le barış

    Bu yaz Berlin’le barış ilan ettik. Berlin ilk defa bu kadar yeşil, huzurlu ve keşfedilmemiş. Bana her gün güzel avlularını, havalı kahvaltılarını, gülümseyen insanlarını ve hoş binalarını gösteriyor. Parkın içinde gizli bir sokağı varmış. Orada dünyanın her yerinden gelen gazlı sokak lamba koleksiyonunu sergilermiş. Dünyanın küme teorisi ile yapılmış ilk saati burnumun dibindeymiş, benden saklamış… Continue reading

  • Takip edilesi yollar ve dinlenesi sessizlikler

    Günlük adım hedefime ulaşmak için yürürken yağmurun başlamasıyla parkla baş başa kaldık. Yapraklara vuran damla sesleri öyle harikuladeydi ki kulağımdaki Ferhan Şensoy sesini sadece onlar durdurabilirdi. Durdurdular da. Ferhan Usta da böyle isterdi. Continue reading

  • Şişman Marie ile tanışma

    Bugün Şişman Marie ile tanıştım. 800 yaşında bir fıstık. Bu adı insanları dış görünüşleriyle yaftalamanın ayıp olmadığı zamanlarda almış ama üzülmeyin adıyla çok barışık. Goethe’nin arkadaşı. Tegelersee’nin kıyısında ikamet ediyor. Tanışır tanışmaz kaynaştık. “Goethe’nin öyküsünü yaz benim ağzımdan.” dedi. “Emrin başım üstüne.” dedim. Sonrası biraz göl, biraz çimen, yeşillere kıvrılan yollar, deniz kabuğu arayan ördekler,… Continue reading

  • Tatil kafası

    Bugün site için bir yazı yazmak istiyordum. Kafamda olası konular vardı. En öne çıkan ise geçen haftaki Mallorca tatilimdi. Oldum olası gezi yazıları yazmayı seven, ortaokul ödevlerinde hayali ormanlar ve mekanlar yaratarak bunları yazıya döken biriydim. Bu sevgi birkaç sene öncesinde bir gezi bloğu olarak da vuku buldu. Neden devam etmediğime ilerleyen kısımlarda  değineceğim. Açıkçası… Continue reading

  • İçimdeki Türkiye

    En umut sahibi olmak istemeyenlerimizi bile sarmalayıp, içimize birer ‘acaba’ bırakan bir dönemdeyiz. En takip etmeyenlerimiz bile Türkiye gündemine bulanmış durumda. Uzaklarda yaşasam da içimdeki Türkiye’yi çıkarıp bir kenara bırakamıyorum. O bir organ gibi, kuytu köşelerimde varlığına devam ediyor. Kimliğimin en biricik kısmını tabii ki çıkarıp atmak istemiyorum. Beni ben yapan tüm bileşenler orada gömülü. … Continue reading

  • İçimde kök salan miras

    Son zamanlarda hangi kişisel gelişim kitabına ya da konusuna yönelsem karşıma çocukluğum ve çocukluğumda bir yaşam felsefesi olarak kodladıklarım çıkıyor. Belki de yeni dönem ebeveynlerini fazla hassas olmakla suçlayıp, “biz böyle büyümedik de ne oldu kardeşim, hepimiz normal insanlarız” diye ahkam kesip onları pamuk ebeveyn olmakla suçlarken yanılıyoruz. Görünen o ki, farkında olmadığımız kadar yaralıyız.… Continue reading

  • Şerefinize

    “Moralin yerine gelecekse, ben de Titanic challange’ını çözemedim.” dedi deep learning öğrenen kocam. Eyvah yine devrik cümleyle başladık, hakkımızda hayırlısı. Sabahtan beri beni güldürme denemeleri ilk kez işe yaradı. İçtiğim şarabın etkisiyle mayışan sinirlerimin anlık bir boşluğunda kahkaha attım. Normalde kendi başıma asla içmem. Bugün bir şarap açtım. Büfeden en koca kadehi aldım, dudak payı… Continue reading

  • Sosyal medya ile ilişkimiz

    Sosyal medyadan neden kurtulmak isteyelim ki? Tüm yakınlarımızdan anında haber alabildiğimiz, mutluluklarına, hüzünlerine ortak olabildiğimi, markalardaki sözde indirimleri takip edebildiğimiz, bizi eğlendiren, kafamızı dağıtmamıza vesile olan sosyal medyadan kim kurtulmak ister ki? Ben! Peki neden? Sosyal medyada takipleştiğimiz insanlarla onlara bir telefon edebilecek ya da bir mesaj atabilecek samimiyette miyiz? Yolda görürsek selamlaşır mıyız yoksa… Continue reading