

Tromsø‘da sevimli bir kafe. Norveç Halk Hikâyeleri kitabım ve yeşim çayımla mutluyum. Tuzlu bir şeyler almak için tezgâha gidiyorum. Gözüme yuvarlak, ekmek tipli bir şey çarpıyor. Kurabiye veya şekerli hamur insanı değilim. Ama aklıma düşüyor bir kez, denenecek. Tadım yapılıyor. Bana seslenen bu ekmekçik babaannemin çocukluğumdaki kurabiyeleriyle aynı tat. Belki şekeri biraz daha az. İki gün önce babaannemin doğum günüydü. Yaşasaydı 98 olacaktı, 88 yaşında kaybettik. Uzun ve marjinal bir ömür yaşadı. Hayatımda derin izler bıraktı. Yaşamıma, yazdıklarıma, alışkanlıklarıma, laflarıma sızdı. Ona bir doğum günü yazısı yazmak istemiştim, içimden gelenleri güzel ifade edememekten korktum ve vazgeçtim. O ise Norveçli bir kurabiyeden yine sızdı hayatıma ve yazısını kendi yazdırdı bana. Seni özlüyorum Meloş! İyi ki doğdun!
Leave a Reply