• Yeşil Peri Gecesi – Ayfer Tunç

    Şebnem, Şebnem, Şebnem. Sonunda buldum seni, sobe! Üçlemeye sondan başladım ve Şebnem’le Osman kitabında tanıştım. Kitabı Osman’dan çok Şebnem’i öğrenmek için okudum. Sonra ilk kitap Kapak Kızı’na geçtim. Bir figürandan öte değildi Şebnem. En son Şebnem’in kitabına ulaştım. İçimde yer etti Şebnem. Bu kadar kovalamasaydım, ilk kitapla başlasaydı her şey böyle olur muydu emin değilim.… Continue reading

  • Kent Hikâyeleri – Çehov

    Senelerdir kitaplığımdan bana manidar bakışlar yollayan, parça pinçik okuduğum Çehov setinin ilk kitabını baştan sona okumuş olmanın gururu içerisindeyim. Biraz modern öykü okuyup yine sana döneceğim Çehovcuğum. Sözüm olsun. Çehov denince aklıma gözlem gücü, kıvraklık ve üretkenlik geliyor. Kitaptaki öyküler zamanın ruhunu ve dönemin kentli Rus toplumunu filtresiz biçimde yansıtıyor. Continue reading

  • Deli Kadın Hikâyeleri – Mine Söğüt

    Kitabın diline bayıldım. Çok karanlık, bir daha elim gitmez, okuyamam. Ancak içerisindeki bazı tespitler öylesine şahane ki neredeyse her gün onları anımsıyorum. Ölünce içimizdeki şarkılara ne olacak mesela? Continue reading

  • Kırmızı Zaman – Mine Söğüt

    Yazar, bir söyleşisince her kitabında dilini değiştirdiğinden söz etmişti. Duyunca bunun o kadar üretken bir yazar için imkansız olduğunu düşündüm. Ancak okuduğum iki kitabında da beni bambaşka bir dil karşıladı. İnsan hikâyelerini muazzam bir şekilde efsane ve masallarla örülmüş. Tekil hikâyeler ustaca harmanlanmış. Yazar, aynı söyleşide fantastik yazamadığından da bahsetti ama bence okuduğum iki kitabında… Continue reading

  • Son hazırlıklar

    Bu aralar nedense sürekli dışarıda olmak istiyorum. Çıkarken tablet ve kitaplar da benimle geliyor. Öykü dosyam bitti, içeriği üzerinde çalışıyorum. Gerekli cesareti bulabilirsem yakında benden çıkacak. Benden çıkması başkasına varabilmesi anlamına gelmiyor tabii ki. Ama yine de çok mutlu hissediyorum. Bu şahane eylül havasında bu yazıyı parkımızdaki kafeden yazıyorum. Yazdığım için eylül havası daha da… Continue reading

  • Birtakım şahanelikler

    Koşun! Berlin’e kocaman Türkçe kitap seçkili bir kitap kafe açılmış. Dün akşam sokaklarda mecnun gibi gezmemin sebebi kendisidir. Öylesine mesudum ki dadıcığım… Continue reading

  • Edebiyat yaratığı

    21.09.2024, 06:24, Berlin Benim uç duygularım pek yoktur. Sevgim ve nefretim hariç. Onlarda gereksiz bir fanatizm içindeyim, ya çok severim ya nefret ederim. Çok heyecanlanmam, soğukkanlılığımla meşhurumdur. Tepki vermem. Bilinçli bir karar değil, yaradılış. Duygularım yüzümdedir, dilimde değil. Edebiyatsa beni uçlara taşıyor. Şaşıyorum kendime. İçime başka bir yaratık giriyor sanki. Dün şahane Türkçe kitap seçkisi… Continue reading

  • Bir plaket hadisesi

    20.09.2024, 06:12, Berlin Ana sınıfındaydım. Ne zaman resim yapılacak dense resim kağıdını kaplayan denizin ufacık göründüğü bol katlı ve bol pencereli bir gemi resmi yapıyordum. Resme yeteneği ve ilgisi olan arkadaşlarım çoktan belli olmuştu. Bense bir görev gibi hep aynı resimleri yapıyordum. Şimdi düşününce penceresinde ejderha, uzaylı, yanardağ patlaması bekleyen bir çocuk olarak yaptığım resimler… Continue reading

  • Aynı aya bakan kadınlar

    19.09.2024, 06:09, Berlin Son zamanlarla kadınlarla yakın temas hâlindeyim. Bu kadınların hepsini edebiyat getirdi bana, beni de onlara… Beraber öğreniyor, üretiyor, geyik yapıyoruz. Hepsi lazım bünyeye. O birliktelikten bir güç doğuyor, hayatımın her alanına sirayet ediyor. Herkes çok nazik, iyi niyetli, paylaşımcı. Kimsenin bir adım öne atılma telaşı yok. Bir teraryumun içindeymişim gibi hissediyorum. Dışarıya… Continue reading

  • Kel Diva

    Dün akşam Kel Diva’yı izledik. Absürt olan her şeye bayıldığım gibi bu oyuna da bayıldım. Böyle bir oyunu Türk seyircisine sunmak büyük cesaret, kadrodaki kocaman isimlerin salonu terk eden seyirci oranını düşürdüğü kesin. Berlin’de böyle bir durum yaşandığını düşünmüyorum ancak İstanbul yorumlarımda rastladım. Herkesin keyif alacağı bir oyun değil, onda anlaşalım. Bana kalırsa dün muazzam… Continue reading