• Birtakım şahanelikler

    Koşun! Berlin’e kocaman Türkçe kitap seçkili bir kitap kafe açılmış. Dün akşam sokaklarda mecnun gibi gezmemin sebebi kendisidir. Öylesine mesudum ki dadıcığım… Continue reading

  • Edebiyat yaratığı

    21.09.2024, 06:24, Berlin Benim uç duygularım pek yoktur. Sevgim ve nefretim hariç. Onlarda gereksiz bir fanatizm içindeyim, ya çok severim ya nefret ederim. Çok heyecanlanmam, soğukkanlılığımla meşhurumdur. Tepki vermem. Bilinçli bir karar değil, yaradılış. Duygularım yüzümdedir, dilimde değil. Edebiyatsa beni uçlara taşıyor. Şaşıyorum kendime. İçime başka bir yaratık giriyor sanki. Dün şahane Türkçe kitap seçkisi… Continue reading

  • Bir plaket hadisesi

    20.09.2024, 06:12, Berlin Ana sınıfındaydım. Ne zaman resim yapılacak dense resim kağıdını kaplayan denizin ufacık göründüğü bol katlı ve bol pencereli bir gemi resmi yapıyordum. Resme yeteneği ve ilgisi olan arkadaşlarım çoktan belli olmuştu. Bense bir görev gibi hep aynı resimleri yapıyordum. Şimdi düşününce penceresinde ejderha, uzaylı, yanardağ patlaması bekleyen bir çocuk olarak yaptığım resimler… Continue reading

  • Aynı aya bakan kadınlar

    19.09.2024, 06:09, Berlin Son zamanlarla kadınlarla yakın temas hâlindeyim. Bu kadınların hepsini edebiyat getirdi bana, beni de onlara… Beraber öğreniyor, üretiyor, geyik yapıyoruz. Hepsi lazım bünyeye. O birliktelikten bir güç doğuyor, hayatımın her alanına sirayet ediyor. Herkes çok nazik, iyi niyetli, paylaşımcı. Kimsenin bir adım öne atılma telaşı yok. Bir teraryumun içindeymişim gibi hissediyorum. Dışarıya… Continue reading

  • Kel Diva

    Dün akşam Kel Diva’yı izledik. Absürt olan her şeye bayıldığım gibi bu oyuna da bayıldım. Böyle bir oyunu Türk seyircisine sunmak büyük cesaret, kadrodaki kocaman isimlerin salonu terk eden seyirci oranını düşürdüğü kesin. Berlin’de böyle bir durum yaşandığını düşünmüyorum ancak İstanbul yorumlarımda rastladım. Herkesin keyif alacağı bir oyun değil, onda anlaşalım. Bana kalırsa dün muazzam… Continue reading

  • Bando mızıka

    17.09.2024, 06:15, Berlin Güneş göğün yağında pişmiş, sarısı dağılmış. Balkonu, korkulukları, saksı mezarlıklarını turuncuya boyamış. Kör nefesli canavar hangi ağacın kavuğuna saklanmış? Yüzüm, ruhum, sağım, solum sobe! Köle gemisi kayalıklarda parçalanmış. Kalbim keşfedilmemiş bir sahile vurmuş. Portmantoda asılı beyaz bayrağı sandığa kaldırdım. Bugün düşman işgalinden kurtuluşum. Continue reading

  • Veda

    16.09.2024, 06:13, Berlin Haluk Ağabeyoğlu’nu kaybetmişiz. Araştırmacılığın duayenlerinden, devrimci bir insandı. 2012 yılında kendisiyle hayatımın en tuhaf iş görüşmesini yapıp işe alındım. Tanıştığınız an anlardınız, bambaşka bir insandı. Aylarca birebir çalıştık. Panel araştırmasının Türkiye kurucularından biri olarak mesleğimde hâlâ kullandığım birçok şeyi kendisinden öğrenmişimdir. Pazar ofise gider çalışırdık. Eve dönmeden Beşiktaş’taki balıkçılarda rakı balık yapardık.… Continue reading

  • Dip Akıntıları – Kirsty Bell

    Bu kitabı takip ettiğim kitap yorumcularında görmüş ve hakkında hiçbir şey okumadan listeme eklemiştim. Adından mütevellit aile travmaları konu alan bir kurgu olduğunu düşünmüştüm. Kitabı elime aldığımda çok şaşırdım. Travma kısmı doğruydu ancak anlatılanlar bir coğrafyanın gerçek acılarıydı. Üstelik de bu coğrafya fazlasıyla içli dışlı olduğum Berlin. Bir su sızıntısının yazarı dolayısıyla bizi çıkardığı kovalamaca… Continue reading

  • Terra Alta – Javier Cercas

    Bir üçlemenin ilk kitabı. Üçlemenin diğer kitaplarını okur muyum emin değilim. Edebiyatın kitabın ana karakterlerinden biri olması, kitabın Sefiller’le pürüzsüzce harmanlanması, yaşanan coğrafyanın kuşaklar boyu birey üzerindeki etkilerini göstermesi açısından çok çok başarılıydı. Bazı tespitler şahaneydi. Bu sanırım yeni bir tür denemesi. Bir polisiye gibi görünmesine rağmen çözülecek olay çok geri planda. Zaten kitabın başında… Continue reading

  • Yarın Yarın – Pınar Kür

    Bazı kitaplara yazıldıkları dönemin gözünden bakarsak daha da etkileyici oluyorlar, bu da o kitaplardan biri. Epey uzun olmasına rağmen sürükleyici. 12 Mart’ı başka bir perspektiften göstermesi açısından farklı. Keşke anlatıcı karakter ile okuyucunun arasına bu denli girmeseymiş. Tanrı anlatıcı olsa da karakterin bakış açısında daha çok kalsaymışız. Continue reading