• Fırından taze taze

    02.10.2024, 05:58, Berlin Bir öyküm daha yayımlandı, mutluyum.🤗 (Ürün yerleştirme) Yayımlanan öykülerimin artmasının hayatımda sebebiyet verdiği tek değişiklik, daha çok ciddiye alınmak. Bu yolculukta yanımda olan zaten daima yanımda. Ancak yazdıklarımla pek de ilgilenmemiş olan yakın çevrenin de daha çok ilgilenir, sorular yöneltir olduğunu gördüm. Hoşuma gitti doğrusu. Continue reading

  • Gereksizse söndür!

    01.10.2024, 06:03, Berlin Ekim gelmiş. Enerjim hâlâ düşük. Ekim’de bir cep telefonu gibi kendimi düşük enerji moduna almaya karar verdim. Enerjimi verdiğim şeylerde sadeleşmeye gideceğim. Gereksizse söndür yazacağım ampullerin altına. Çok konuştum, biraz susacağım. Aynı anda seksen yedi şey yapmamaya çalışacağım, yapamadıklarımı kafaya takmayacağım. Beynimdeki yapılacaklar listemi de kapatacağım. Saniyeleri verimli geçirme peşinde koşmayacağım. Umuyorum… Continue reading

  • Museum in der Kulturbrauerei

    Berlin bizi şaşırtmayı hiç bırakmıyor. Daha önce görmediğimiz bir Doğu Almanya müzesini gezdik bugün. Beni en çok şaşırtanları paylaşıyorum. İlk fotoğraf Doğu Almanya’daki yazan içkiler hareketi. İşçilerin Doğu Alman hükümetini ve politikalarını öven, çalışmanın iyi yönlerini ortaya çıkaran içerikler üretmesi amaçlanmış. İkinci fotoğraf bir video kaydından. Adam ülkeden çıkmak için başvuru yapıyor. Başvurusu cevaplanmadığı gibi… Continue reading

  • Banksy mahallemizde

    Mahallemize ufak bir Banksy sergisi açıldı. Üçüncü resim Kanadalı bir sanatçıya ait, eserin adı Kimse Beni Sevmiyor. Banksy’nin İsrail karşıtı eserlerini Berlin’de görebilmek de beni şaşırttı açıkçası. Continue reading

  • İşaret – Fríða Ísberg

    Konu ilgi çekici ve felsefi açılımlara çok açık. Ancak bu fırsatın yeterince kullanılamadığını düşünüyorum. Hem olay örgüsü hem de çatışmalar açısından pek de tatmin olmadım. Bodoslama karakterlerin hayatına girmemizden hoşlanmadım. Anlatım açısından da temizlenecek çok yer olduğunu düşünüyorum. Ayrıca çevirmen keşke kitabın başında bazı cümleleri ve kelimeleri neden orijinal dilinde bıraktığını keşke bize açıklasaymış. Continue reading

  • Aylaklar – Melih Cevdet Anday

    Şu dünyada Melih Cevdet Anday romanı okumak şahaneliği diye bir şey var ve ben bunu çok geç keşfettim. Bu kitap bence absürtlüğün en en en güzel hâli. Okurken Gibi bölümü izliyormuş gibi hissettim. Karakterler muhteşemdi. Kitabın iki bölüme ayrılıp anlatıcı değişikliğine gidilmesini de çok cesur buldum. Absürtlüğün dozu bence biraz azaldı bu geçişle çünkü karakterlere… Continue reading

  • Denemeler II – Montaigne

    İlk kitap kadar beni heyecanlandırmasa da Montaigne okumak hep keyifli. Özellikle son bölümde filozoflarla olan kavgası beni epey eğlendirdi. Tam kızacak gibi oluyorsunuz ertesi sayfada hamileliğin on bir ay sürdüğüne inandığını söylediğinde hemen yumuşayıveriyorsunuz. Öyle bir dönemde, o kadar bilinmezliğin içinde, yüzyıllara direnmiş muazzam bir başyapıt çıkmış. Continue reading

  • Eski Zaman Türküsü – Cabir Özyıldız

    Fırsat buldukça yeni öykü kitaplarını da okumaya çalışıyorum. Cabir Bey’in dili muazzamdı. Benim gibi dümdüz okumayı ve yazmayı sevmeyen insanlar için bu tarz kitapların basılıyor olması umut verici. Dil konusunda olduğu kadar olay örgüleri konusunda etkilenmedim. Bu kişisel bir tercih. Ben çatışma dozu daha yüksek öyküler okumaktan hoşlanıyorum sanırım. Kitapla ilgili ikinci takıldığım şey de… Continue reading

  • Kayna kazanım kayna, yan ateşim yan

    29.09.2024, 06:06, Berlin Tanpınar, yazılarında günlük tutmadığı için hayıflanıyor, gençlere günlük tutmalarını tavsiye ediyor. Hayatım boyunca üşendiğimden, sıkıcı bulduğumdan ve okunur korkusundan günlük tutamadım. Bir senedir ise dijital bir günlükle her gün kendimi ifşa ediyorum. Yine tam bir Berke hareketi. Bazı zamanlar çok cesur olmakla birlikte sadece göstermek istediğim tarafları gösteriyorum tabii. Yazıyı bana yazdıran… Continue reading

  • Lila bulutlar ve soluk bir gökkuşağı

    28.09.2024, 06:23, Berlin Birkaç gündür pek yazamıyorum, okuyamıyorum, iyi beslenmiyorum. Bazen yürüyüş yapmaya bile üşeniyorum. Evim dağınık, kafam dağınık. Aslında kafamın dağınık olması dümdüz bir durumdan ziyade, bu saydıklarımın sebebi. Aslında sonbahar iyi geliyor gibi. Dün kendimce kalın giyinmeme rağmen yürürken üşüdüm ve bu iyi geldi. Lila renkli bulutlar güneşi örttüklerinde yeşiller hep daha canlı.… Continue reading