20.10.2024, 06:09, Berlin
Elle yapılan ve ekran içermeyen aktiviteler kovaladığımdan bahsetmiştim. Numaralandırılmış boyama tablolardan aldım. Boyama kadar beynimi susturan bir aktivite olamaz. Mandala boyamayı da çok severim. Süreç başlı başına bir kişisel gelişim imkânı oldu benim için. Alışveriş yapmaktan hiç hoşlanmam çünkü asla şıklar arasında karar veremem. Tüm seçenekleri taramam gerekir ancak öyle kendimi iyi hissederim. Hepsini görünce bile ancak bir listem olur aralarından seçemem, Sezer’e seçtiririm falan. Böyle de manasız işler. Ancak bu tabloyla beraber alışveriş yöntemimi de değiştirdim. “İlk beğendiğimi alıyorum başka da tarama yapmıyorum,” dedim. Bunu daha sonraki alışverişlerimde de denedim resmen derdime derman oldu. Neyse benim on dakika içerisinde seçtiğim güzel tablom geldi. Kanvas taşınma sırasında kırışmış ve katlanmış. Canım sıkıldı. Kullanım talimatlarında ütülenebileceği yazıyordu. Kıyafetlerini ütülemeyen bir insan olarak kanvası ütüledim. Katlar gitmedi, daha çok buruştu, hatta boyutları değişti, tuhaf bir hâle geldi. Mükemmeliyetçilik polislerim “Buna hiç vakit harcama artık,” diyerek beni dolduruşa getirmeye çalıştı. Eski Berke olsa muhtemelen dinlerdi onları. Yenisi dinlemedi. Amacımı etkileyen bir durum yoktu ortada. Yine de halı altında falan tutup biraz düzleştirmeye çalıştım, yalan yok. Düzelmedi😃 Başladım boyamaya. Ben epey düzenli ve disiplinli bir insan olduğumdan her basit aktivite için kafamda önceden belirlenmiş adımlar var. Mesela bir renkle başlamak, önce onunla boyanacak her yeri boyayıp öyle diğer yere geçmek ya da atlamadan boyamak vs. gibi. Bu sefer öyle yapmadım. Karışık ve istediğim renklerle, istediğim yerleri boyamadım. Resmen çılgınlık 🙃 Bazı yerleri taşırdım. Bazı yerlere elimden yanlış boya bulaştı, lekelendi kanvas. Bırakmadım devam ettim. “Bundan artık bir şey olmaz,” demedim. İnsanlık için hiç, benim için kocaman adımlar.
Leave a Reply